2020 Nobel Fizik Ödülleri – “Devlerin Omuzlarında Yükselmek”

6 Ekim 2020.

İsveç Kraliyet Akademisinde Goran Hansson bu yılın Nobel fizik ödülünü kazananlarını açıklıyor.

Buraya nereden geldik peki biliyor musunuz?

Dikkatli bakarsak, biraz yakınlaştırırsak bu ödülün arkasında bazı büyük dâhilerin silüetlerini görebiliriz.

Isaac Newton’ın 1676’da Robert Hooke’a yazdığı mektupta söylediği gibi:

“Eğer daha uzağı görebiliyorsam bu, benden önceki devlerin omuzlarında durduğum içindir.”

Biz de bu ödülün detayına girmeden önce zamanı biraz geriye saralım o halde.

Albert Einstein.

Yüzyılın dâhilerinden. Belki de en büyüğü.

Uzun zamandır kendisinden bahsetme fırsatımız olmamıştı ama o ölümünden 65 yıl sonra bile kendini hatırlatmanın bir yolunu buluyor.

Genel görelilik teorisi ile sadece uzay, zaman, kütleçekim ve madde arasındaki ilişkiyi anlatmakla kalmamış daha sonra “kara delik” adını alacak olan, sadece uzay-zamanı değil ...  Devamı

Karanlık Enerji ve Einstein’ın Muhteşem Dönüşü!

90ların başında iki grup astronom bir tür rekabet içine giriyorlar. Evrenin kaderini anlamaktı amaçları. Bu iki grup biri Şili’deki bu Cello Tororo gözlemevi de dahil olmak üzere birçok teleskobu kullanarak tek bir şeyi gözlemleyerek evrenin doğuşu ve geleceği ile ilgili fikir sahibi olacaklarına inanıyorlardı.

Bir yıldızın ölümünü gözlemleyerek.

Ama öyle sıradan bir yıldız değildi bu. Bir beyaz cüce. Beyaz cüce dediğimiz yaşamının son evresindeki yıldızlardır. Nükleer yakıtını bitirmiş güneşimize benzer bir yıldız kırmızı dev olur. Bu aşamada aşırı genişleyen yıldız beyaz cüce olurken içe doğru çöker. Ardından yıldızın etrafındaki helyum çok fazla sıkışır ve bir noktada patlar. Bu patlamada yıldızın kütlesinin bir çoğu uzaya yayılır ve geriye kalan, çoğunlukla çekirdeğinden oluşan kısım işte bir beyaz cücedir.

Ancak bu astronomların gözlemlediği ...  Devamı

Einstein’ın Hayali ve Evrendeki Kuvvetler

Einstein Nobel ödülü aldığı 1921’den iki yıl sonra 1923 yılındaki Nobel Ödüllerinde bir konuşma yapıyor ve şunları söylüyor: “Her şeyin teorisini araştıran biri evrende birbirinden tamamen bağımsız iki yasa olduğu varsayımı ile hayatına mutlu bir şekilde devam edemez.”

Aslında kendisinden bahsediyor burada. Genel görelilik teorisini bulmuş adamdan. Hala mutlu değil. Daha fazlasını istiyor.

Bilimin nirvanasına ulaşmak.

Evet.

Bilimin nihai amacından bahsediyorum. Nedir bilimin nihai amacı? Tarih boyunca birçok bilim insanı farklı farklı teoriler üzerinde çalıştı. Hala çok farklı alanlarda çok farklı çalışmalar devam ediyor. Ama beni takip edenler bahsettiğim tüm teorilerin alt metnini iyi okuyanlar şunu fark etmiştir. Hepsi birbiri ile bağlantılı. Her şey bir noktada birbiri ile ilgili.

İşte bilimin nihai amacı da budur. Her şeyin, tüm teorilerin birleştiği noktayı ...  Devamı

Dünyayı Değiştiren Adam: James Clerk Maxwell ve Elektromanyetizma

Tarihte yaşamış en önemli bilim insanları desem?

Özellikle fizik alanında. Tarihte çağ açıp çağ kapatmış isimler kimler?

Aklınıza hangi isimler geliyor? Bunu elbette Bebar Bilim takipçilerine sorarsanız size bir sürü isim sayacaktır. Benim takipçilerim bu konuda herkesi şaşırtacaktır. Max Planck’ten, Niels Bohr’dan, Heisenberg, Schrödinger, Max Born, Volta, Oersted, Bell’den ve daha bir çoğundan hemen bahsedecektir size.

Ama. Dışarıda herhangi birini çevirsek. Az çok okulda fizik dersi almış birine sorsak.

İlk duyacağınız isimler. Isaac Newton ve Albert Einstein olacaktır.

Bir üçüncüsü. I-ıh. Çok zorlamanız lazım.

Fakat kitaplarda satır aralarında kalmış, çok az kişinin bildiği, bilenlerin de hakkını pek teslim etmediği 3üncü bir büyük bilim insanı var. Newton ve Einstein’dan aşağı kalır yanı olmayan ve hatta belki de Einstein’ı Einstein yapan kişi. Nereden mi ...  Devamı

Einstein vs. Kuantum – Kim Haklı? + Kuantum Işınlanması

Bir cephede zafer kazanmanız önemli değil. Sonunda savaşı kazanmanız gerekir.

Niels Bohr ile Albert Einstein’ın 1927 Solvay konferansında başlayan kuantum savaşı tüm hızıyla devam ederken Niels Bohr bu “tek kuantum parçacığı” üzerinde sürdürülen tartışmalarda Einstein’ın tüm “düşünce deneylerini” büyük ustalıkla bertaraf etmeyi beceriyordu. Niels Bohr savaşın tartışmasız galibi durumundaydı.

Ama Einstein asla pes etmemiş ve 1935 yılında bu savaşta çok önemli bir cephe açmıştı.

EPR Paradoksu ile ortaya çıkan “Kuantum Dolanıklığı” cephesi.

O zamana kadar tek parçacık üzerinden ilerleyen tartışmaların yönünü “iki kuantum parçacığı” ile tamamen değiştirmiş ve hadi bakalım bu “Mesafeler Arası Korkunç Olayı” açıklayın da görelim bakalım demişti.

Ve.

Kimse açıklayamamıştı. Bir noktada Niels Bohr’un öncülüğünü yaptığı Kopenhag Yorumu ...  Devamı

Einstein’ın Kabusu: Kuantum Dolanıklığı ve Malum Kedi

Nesnenin devamlılığı.

Gariptir. İnsan bebekliğinde belli bir süre “nesnenin devamlılığı” kavramına sahip değildir. Yani. Bir bebek bir nesnenin bakmadığı zaman orada olduğunu anlamaz. O bakmadığı zaman oyuncağı, çevresindeki her şey, annesi, babası, dünya aslında “yoktur”. O yüzdendir “Ce-ee” oyunu çok ama çok ilginç gelir bebeklere. Annesi ya da babası yüzünü kapattığında, bir anlığına, gerçekten “pof” diye yok olduğunu düşünür. Yeryüzünden silindiğini. 1 saniye sonra. “Pof” tekrar geri gelir. Çok acayip bir olay onlar için. Sıradışı. Adeta sihir gibi.

Tanıdık geldi mi?

Belki garip gelecek ama klasik fiziğin de dayandığı temellerden biridir bu. Bir nesne varsa, bakmanıza, ölçmenize gerek duymadan varlığını sürdürür. Oradadır.

Kuantum mekaniğinde mi? I-ıh. Öyle değil. Bakmıyorsanız. Orada değil.

Ve hatta vitesi artıralım biraz konuya tam anlamıyla ...  Devamı

Bu Gerçek Olamaz! : Kuantum Fiziği – Çift Yarık Deneyi

Bir bebeğin ilk adımları. Bir insan için hayatının en önemli anı. Antik çağlarda insanların farklı kıtalara keşfe çıkması ve tüm dünyayı mesken edinmesi gibi. Her şeyi keşfetmeye başladığı an. O ilk adımdan sonrası bir süre dengesizdir, düşer, çarpar… Yavaş yavaş çok daha sağlam adımlarla ilerlemeye başlar. Önce evinin çevresini, parkları… Sonra… Sonra bir yetişkin olur. Gerekli olgunluğa ulaşır. Ama keşfetmesi hiç durmaz. Sürekli yeni yerler, sürekli yeni deneyimler… Anlam arayışı yolculuğunda atılan her bir adım, gerçeğe doğru yapılan bir koşu gibi…

İnsanoğlu gibi… 200.000 yıl önce doğduk… Henüz 6.000 yıl önce medeni hayata geçtik. Ve henüz 300 yıl önce “biz neredeyiz” diye sormaya başladık. Belki de o zaman gerçekten doğdu insanoğlu. Isaac Newton ile. Evreni anlama yolculuğumuzu başlatan insan desek çok da yanlış olmaz…

Sonra… Emeklemeye ...  Devamı

Her Şeyi Unut! – Kuantum Fiziği: Başlangıç

Evren. Galaksi kümelerinden oluşuyor.

Bu kümeler ayrı ayrı galaksilerden. Her galaksi gezegenler, yıldızlar, kara deliklerden oluşuyor. Devasa, uçsuz bucaksız yapılar, aklımızın hayalimizin almayacağı büyüklükler, cisimler.

Daha da küçültelim odağımızı.

Sen. Ben. O. Gördüğümüz her şey.

Bir galaksi kümesindeki bir galakside bulunan bir yıldızın etrafında dönen, nispeten küçücük bir gezegenin üzerinde gezinen minik yaşam formları olan insanoğlu, ortaya çıkardığımız insan yapımı her şey, etrafımızda gördüğümüz, dokunabildiğimiz her şey.

Az önce saydığım ve saymaya zamanımın yetmeyeceği her şey.

Atomdan oluşuyor.

Küçücük bir parça. Tüm evrenin temelinde yatıyor.

Atom.

Her şeyin yapıtaşı.

Şimdi.

Bu zamana kadar Newton’dan, hatta daha öncesinden başladık ve Einstein’a kadar geldik. Klasik Fizikten bahsettik. Newton’ın eksiklerini Einstein düzeltti. Ve bir noktada evreni anladığımızı düşündük. ...  Devamı

Uzay Boşluk Değilmiş – Genel Görelilik Kuramı

https://youtu.be/DonvBVwCnZs

Dünyamızdan yaklaşık 15 milyar ışık yılı uzaklıkta iki adet ışığa bakıyoruz şu an. İki ayrı gök cismine.

Bu kadar uzaktan bu kadar parlak görünmesinin nedeni ise bu cisimlerin bir KUAZAR ya da Türkçe YILBERK adı verilen çok gizemli cisimler olmasıdır.

Ama konumuz bu değil.

Bu cisimler ilk kez İngiltere’deki bir teleskoptan 1979 yılında görüntülendi. Ve bilim insanları haliyle ayrı isimler verdiler bu cisimlere.

Birine QSO 957 diğerine de QSO 561 dediler.

Sonra incelemeye devam ettiler.

Bir gariplik vardı.

Bu cisimler birbirine biraz fazla benziyordu.

Her anlamda. Yapılan tüm incelemelerde garip benzerlikler ortaya çıkıyordu.

Sanki. Aynı gibilerdi.

Gibisi de fazla.

Bu iki cisim. Aslında. Aynıydı. Öyle olmalıydı. Çok anlamsız belki ama öyle.

Astronomlar için de öyleydi. Çölde bir serap görüyor gibilerdi.

Fakat aralarından biri sonunda sorunu çözecekti.

Evet. Yanılmıyorlardı. İki ayrı ...  Devamı

Zaman Nedir?

ZAMAN.

NEDİR?

Nerede başlar? Nerede biter? Büyük patlamadan önce.

Zaman.

Var mıydı?

Veya.

Bir sonu olacak mı?

Güneş sistemimiz ömrünü doldurduğunda.

Biz yok olduğumuzda.

Zaman.

Olacak mı?

Her şeyden. Hepimizden. Mekandan bağımsız.

Düz bir çizgi halinde.

Akıp giden bir şey mi?

Klasik fiziğin babaları olarak kabul edilen Galileo, Newton gibi isimlere göre.

Evet.

Zaman mutlaktır, değişmezdir, sabittir, her şeyden bağımsız akıp gider.

Özellikle “mutlak zaman” dendiğinde Newton gelir herkesin aklına.

Ama.

Bern kentinde bir patent ofisinde çalışan genç bir adam vardı hatırladınız mı?

Bir gün günlüğüne ne yazmıştı biliyor musunuz?

“Newton. Çok üzgünüm…”

Newton, Descartes, Galileo, Maxwell ve onlarca başka bilim insanı. Tarihi değiştiren onlarca isim.

Hepsine bir nevi “diss” atıyordu bu cümlesiyle.

“Beyler. Üzgünüm. Ama o iş öyle değil.” diyordu.

Bizim asi gencimiz… Albert ...  Devamı