“Tanrının Düşünce Biçimini Anlamak” – ALBERT Belgeseli – 2. Bölüm

Harikasın sevgili dostum Michele. Harikasın. Sonunda cevabı buldum…

Michele Besso daha “neyin cevabı” demeden Albert devam ediyor.

“Aynı anda gerçekleşen iki olayın eşzamanlı olduğu konusunda hemfikir miyiz?” diye sorunca Michele “E yani. Tabi ki” diye cevap veriyor.

“Hayır” diyor Albert. İşte büyük hata bu.

“Şimdi düşün. Benimle birlikte hayal et. Bir demiyolunun kenarındayız. İki tane de elektrik direği. Aralarındaki mesafeyi de biliyoruz. İkisinin tam ortasını bulup işaretleyelim. Tam ortada da sen dur. Eline bir ayna al. Bu iki direğe aynı anda yıldırım düşsün. Bu aynadan baktığında iki olayın da eşzamanlı olduğunu görürsün. Şimdi bu raylardan geçecek bir trene bin. Elinde de iki tarafı da gösteren bir ayna var. Tren tam işaretlediğimiz noktaya geldiğinde bu iki direğe tekrar yıldırım düşsün. Bu iki yıldırım bu sefer de aynı anda mı düşer?”

Michele ...  Devamı

Einstein vs. Kuantum – Kim Haklı? + Kuantum Işınlanması

Bir cephede zafer kazanmanız önemli değil. Sonunda savaşı kazanmanız gerekir.

Niels Bohr ile Albert Einstein’ın 1927 Solvay konferansında başlayan kuantum savaşı tüm hızıyla devam ederken Niels Bohr bu “tek kuantum parçacığı” üzerinde sürdürülen tartışmalarda Einstein’ın tüm “düşünce deneylerini” büyük ustalıkla bertaraf etmeyi beceriyordu. Niels Bohr savaşın tartışmasız galibi durumundaydı.

Ama Einstein asla pes etmemiş ve 1935 yılında bu savaşta çok önemli bir cephe açmıştı.

EPR Paradoksu ile ortaya çıkan “Kuantum Dolanıklığı” cephesi.

O zamana kadar tek parçacık üzerinden ilerleyen tartışmaların yönünü “iki kuantum parçacığı” ile tamamen değiştirmiş ve hadi bakalım bu “Mesafeler Arası Korkunç Olayı” açıklayın da görelim bakalım demişti.

Ve.

Kimse açıklayamamıştı. Bir noktada Niels Bohr’un öncülüğünü yaptığı Kopenhag Yorumu ...  Devamı

Einstein’ın Kabusu: Kuantum Dolanıklığı ve Malum Kedi

Nesnenin devamlılığı.

Gariptir. İnsan bebekliğinde belli bir süre “nesnenin devamlılığı” kavramına sahip değildir. Yani. Bir bebek bir nesnenin bakmadığı zaman orada olduğunu anlamaz. O bakmadığı zaman oyuncağı, çevresindeki her şey, annesi, babası, dünya aslında “yoktur”. O yüzdendir “Ce-ee” oyunu çok ama çok ilginç gelir bebeklere. Annesi ya da babası yüzünü kapattığında, bir anlığına, gerçekten “pof” diye yok olduğunu düşünür. Yeryüzünden silindiğini. 1 saniye sonra. “Pof” tekrar geri gelir. Çok acayip bir olay onlar için. Sıradışı. Adeta sihir gibi.

Tanıdık geldi mi?

Belki garip gelecek ama klasik fiziğin de dayandığı temellerden biridir bu. Bir nesne varsa, bakmanıza, ölçmenize gerek duymadan varlığını sürdürür. Oradadır.

Kuantum mekaniğinde mi? I-ıh. Öyle değil. Bakmıyorsanız. Orada değil.

Ve hatta vitesi artıralım biraz konuya tam anlamıyla ...  Devamı

Zaman Nedir?

ZAMAN.

NEDİR?

Nerede başlar? Nerede biter? Büyük patlamadan önce.

Zaman.

Var mıydı?

Veya.

Bir sonu olacak mı?

Güneş sistemimiz ömrünü doldurduğunda.

Biz yok olduğumuzda.

Zaman.

Olacak mı?

Her şeyden. Hepimizden. Mekandan bağımsız.

Düz bir çizgi halinde.

Akıp giden bir şey mi?

Klasik fiziğin babaları olarak kabul edilen Galileo, Newton gibi isimlere göre.

Evet.

Zaman mutlaktır, değişmezdir, sabittir, her şeyden bağımsız akıp gider.

Özellikle “mutlak zaman” dendiğinde Newton gelir herkesin aklına.

Ama.

Bern kentinde bir patent ofisinde çalışan genç bir adam vardı hatırladınız mı?

Bir gün günlüğüne ne yazmıştı biliyor musunuz?

“Newton. Çok üzgünüm…”

Newton, Descartes, Galileo, Maxwell ve onlarca başka bilim insanı. Tarihi değiştiren onlarca isim.

Hepsine bir nevi “diss” atıyordu bu cümlesiyle.

“Beyler. Üzgünüm. Ama o iş öyle değil.” diyordu.

Bizim asi gencimiz… Albert ...  Devamı