Çözülemeyen Denklem – KUANTUM DALGA FONKSİYONU

Kuantum mekaniğinde bugüne kadar ne konuştuysak dikkat ettiyseniz laf bir şekilde dönüp dolaşıp parçacıkların “dalga” özelliğine gelip durdu. Dalga-parçacık ikiliği, dalga fonksiyonu derken birçok çılgınlıktan bahsettik. Çift yarık deneyi, hem dalga hem parçacık olabilen parçacıklar… Ve artık az çok bir fikrimiz var. Burada garip şeyler dönüyor. Bundan eminiz. O yüzden biraz daha işleri karıştırmanın vakti geldi diye düşünüyorum. Dalga derken neden bahsediyoruz? Bu dalga nereden çıktı? Nasıl bulduk? Bunun hikayesi nedir?

Bunların cevabını hem vereceğimiz hem de veremeyeceğimiz bir video olacak bu. Ve sonunda anlayacaksınız ki bazı soruların cevaplarını 100 yıldır uğraşan hiçbir fizikçi verebilmiş değil. Peki bu ne anlama geliyor. Bazı cevaplar hala oralarda bir yerlerde. Ve bilim dünyasında, tarihte, dünyanın geleceğinde iz bırakmak istiyorsanız isminizi yazdırabileceğiniz ...  Devamı

Bu Sayı Nereden Çıktı? 137 – İnce Yapı Sabiti

“Sabitler” demiştik serinin bir önceki videosunda. Evrenimizin tarifi. Bu sabitlerle eğer elinizde yeterince güç bulunuyorsa bizimkine çok benzer bir evreni simüle edebilirsiniz. Birçoğunu da anlıyor, kullanıyor, rahatlıkla ifade edebiliyoruz.

Ama bazıları var ki. Bunları anlamak ve çözmek çok başka kapılar açardı bize.

Işık hızını mesela anlıyoruz. Yani en azından biliyoruz. Fakat ışık hızı o kadar da sabit değil. Ölçümü ne ile yaptığınıza ve hangi standart ile ifade ettiğinize göre sayılar değişebiliyor. Kendisi sabit ama ifadesi sabit olmayabiliyor.

Ama Fine Structure sabiti öyle değil. Ne yaparsanız yapın, hangi dilde, hangi ölçüm standardında ifade ederseniz edin.

Sonuç değişmiyor.

Sanki evrenin kural kitabının değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez birinci maddesi gibi.

1/137.

Evrenin en gizemli sayısı…

Neredeyse tüm büyük fizikçilerin radarında ...  Devamı

İnsan Işık Olarak Doğsaydı? – Bir Fotonun Yaşamı

Evrendeki her şey. Aşırı genelleme olduğunu biliyorum fakat. Ya maddedir ya da ışık. Basitçe böyle ifade edebiliriz.

İkisini ayıran şey ise sabit kütlesidir.

Maddenin kütlesi vardır. Işığın. Yoktur.

Ama burada bir sıkıntı var. Kütle dediğimiz şey temel, değişmez bir özellik değil. Geçici bir özellik.

Sadece parçacıklar arasındaki etkileşimler sonucunda ortaya çıkan bir sonuç.

Misal. Bir kara deliği düşünün. Biliyorsunuz. Koca koca yıldızları şekerleme gibi yutabilen canavarlar.

Fakat menüleri de gayet geniş. Maddeyle yetinmiyorlar. Işığı da yiyorlar.

İşte sıkıntı da burada. Işık kütlesiz diyoruz fakat kara delikler ışığı yediğinde ne oluyor biliyor musunuz? Kilo alıyorlar. Evet. Su içsem bile yarıyor diyoruz ya. Işığı yese bile kilo alıyor kara delikler. Büyüyorlar. Kütleleri artıyor.

Çünkü ışık. Hapsedildiği zaman kütle kazanıyor. Confinement. Yani ışığın ...  Devamı

“Aç Ayı Oynamaz” – Enerjinin Korunumu Yasası

Aç ayı oynamaz. Bunun bir fizik yasası olduğunu biliyoruz değil mi? Misal bir saat boyunca yüzebilmek istiyorsanız atıyorum 5 tane muz yemeniz lazım. Yoksa yüzemezsiniz, yakıtınız biter. Yakıta ihtiyacımız var. Bedenimiz yiyecek gibi bir tür enerjiyi hareket gibi başka bir enerjiye dönüştüren bir tür makine. O yüzden ayıların aç olmaması gerekiyor.

Arabalar da öyle. Yani elbette kullandığınız otomobilin modeli ve özelliklerine bağlı olarak az çok 100 kilometrede ne kadar yakıt tükettiğinizi bilirsiniz. Diğer bir deyişle benzin ya da motorin kullanarak siz ve sizinle birlikte belirli bir yükü bir yerden başka bir yere taşıyabilirsiniz. Enerjiyi başka tür bir enerjiye dönüştüren bir makine daha.

Arabalar ve biz. Aslında çok benziyoruz. Aynı fizik yasasına uyan iki makine.

Enerjinin Korunumu yasasına.

En basit haliyle enerjiyi baştan yaratamazsınız veya enerjiyi yok edemezsiniz der ...  Devamı

Elektriğin Babası: Michael Faraday – Diplomasız Deha

Kuantum yolculuğumuzda kimi zaman biz de kuantum sıçramaları yaşayacağız.

Sonuçta biz de parçacıklardan oluşuyoruz değil mi?

İlk sıçramamızı bu video ile gerçekleştiriyoruz.

19. yüzyıla bir yolculuğa çıkacağız birlikte.

Size müthiş bir hikaye anlatacağım.

Tarihte görebileceğiniz en sıradışı beyinlerden birinin hikayesini.

20. ve 21. Yüzyılın tüm gelişmelerini gözünüzün önüne getirin.

Makinelerin hayatımıza girişini. Evlerimizdeki makineleri. Çamaşır, bulaşık… Fabrikaları…

Bu yüzyılı ve geleceğimizi şekillendirecek her şeyi…

İşte tüm bunların fitilini ateşleyen.

Maddeye, doğaya, ışığa, elektriğe, manyetizmaya bakış açımızı değiştiren adamın hikayesini anlatacağım size.

MICHAEL FARADAY’in hikayesini.

Tüm buluşlarının ve keşiflerinin ötesinde sadece hayat öyküsü bile bugün dahi hepimizin örnek alması gereken, tüm gençlere, insanlığa ilham olacak ...  Devamı

Bu Gerçek Olamaz! : Kuantum Fiziği – Çift Yarık Deneyi

Bir bebeğin ilk adımları. Bir insan için hayatının en önemli anı. Antik çağlarda insanların farklı kıtalara keşfe çıkması ve tüm dünyayı mesken edinmesi gibi. Her şeyi keşfetmeye başladığı an. O ilk adımdan sonrası bir süre dengesizdir, düşer, çarpar… Yavaş yavaş çok daha sağlam adımlarla ilerlemeye başlar. Önce evinin çevresini, parkları… Sonra… Sonra bir yetişkin olur. Gerekli olgunluğa ulaşır. Ama keşfetmesi hiç durmaz. Sürekli yeni yerler, sürekli yeni deneyimler… Anlam arayışı yolculuğunda atılan her bir adım, gerçeğe doğru yapılan bir koşu gibi…

İnsanoğlu gibi… 200.000 yıl önce doğduk… Henüz 6.000 yıl önce medeni hayata geçtik. Ve henüz 300 yıl önce “biz neredeyiz” diye sormaya başladık. Belki de o zaman gerçekten doğdu insanoğlu. Isaac Newton ile. Evreni anlama yolculuğumuzu başlatan insan desek çok da yanlış olmaz…

Sonra… Emeklemeye ...  Devamı

Her Şeyi Unut! – Kuantum Fiziği: Başlangıç

Evren. Galaksi kümelerinden oluşuyor.

Bu kümeler ayrı ayrı galaksilerden. Her galaksi gezegenler, yıldızlar, kara deliklerden oluşuyor. Devasa, uçsuz bucaksız yapılar, aklımızın hayalimizin almayacağı büyüklükler, cisimler.

Daha da küçültelim odağımızı.

Sen. Ben. O. Gördüğümüz her şey.

Bir galaksi kümesindeki bir galakside bulunan bir yıldızın etrafında dönen, nispeten küçücük bir gezegenin üzerinde gezinen minik yaşam formları olan insanoğlu, ortaya çıkardığımız insan yapımı her şey, etrafımızda gördüğümüz, dokunabildiğimiz her şey.

Az önce saydığım ve saymaya zamanımın yetmeyeceği her şey.

Atomdan oluşuyor.

Küçücük bir parça. Tüm evrenin temelinde yatıyor.

Atom.

Her şeyin yapıtaşı.

Şimdi.

Bu zamana kadar Newton’dan, hatta daha öncesinden başladık ve Einstein’a kadar geldik. Klasik Fizikten bahsettik. Newton’ın eksiklerini Einstein düzeltti. Ve bir noktada evreni anladığımızı düşündük. ...  Devamı

Newton ile Fiziğe Giriş – Herkes Anlasın Diye

https://youtu.be/x6coqmUO4mk

Lise matematik ve fizik derslerimi hatırlıyorum. Pek de iyi hatırlamıyorum. Branşımın İngilizce olduğunu biliyorsunuzdur. Dil çalışmalarını sevmemin yanında dil seçmemin nedenlerinden biri de özellikle matematiğin benim için anlaşılması çok zor, inanılmaz soyut ve bir nevi büyülü rakamlardan ibaret bir alan olarak gelmesi olmuştur. Öyle anladım. Daha doğrusu. Öyle anlatıldı. Ve çok gariptir ki sonradan öğrendim ki aslında dil ve matematik çok çok benzer becerilermiş… Neyse…

Bir eğitimci olarak şu an geriye baktığımda suçu önce kendimde ama daha çok öğretmenlerimde buluyorum.

Einstein’ın “Bir şeyi basitçe anlatamıyorsan, sen de anlamamışsındır” sözü aklıma geliyor böyle durumlarda.

İşte o zamanki öğretmenlerime kızgınlığımın nedeni de budur.

Bugün kendi kendime matematik ve özellikle fizik çalışırken, anlamaya çalışırken fark ettiğimde bu oldu.

Matematik, ...  Devamı