Hiçliğin Dansı: Kuantum Köpüğü

Bundan yüz yıl kadar önce evrenin temel yasalarına bakış açımız radikal bir şekilde değişecekti.

Newton’ın kütleçekimi ile mutlu mesut yaşayıp giderken, Maxwell’in denklemlerini ve elektromanyetizmayı henüz yeni yeni sindirmeye başlamışken biraz şans eseri biraz da sürekli daha derine bakmaya cesaret eden bilim insanlarının çabalarının kaçınılmaz sonucu olarak yepyeni bir evren ile karşı karşıya kaldık.

Önce özel görelilik ve ardından kuantum fiziği ile taş üstünde taş kalmamış, fizik dünyası neye uğradığını şaşırmıştı.

Intuitive kelimesini çok kullanırlar bu durumlarda. Sezgisel olarak çeviririz. Mantıklı, akla yatkın da diyebiliriz. Newton yasaları “intuitive” di mesela. Yasalar ile tecrübelerimiz paralel, birebir örtüşüyordu. Klasikti. Doğrudan bizim deneyimlerimizi anlatıyor, evren ile ilişkimizi güzel bir şekilde ifade ediyordu.

Kuantum Fiziği ve özel ...  Devamı

Çözülemeyen Denklem – KUANTUM DALGA FONKSİYONU

Kuantum mekaniğinde bugüne kadar ne konuştuysak dikkat ettiyseniz laf bir şekilde dönüp dolaşıp parçacıkların “dalga” özelliğine gelip durdu. Dalga-parçacık ikiliği, dalga fonksiyonu derken birçok çılgınlıktan bahsettik. Çift yarık deneyi, hem dalga hem parçacık olabilen parçacıklar… Ve artık az çok bir fikrimiz var. Burada garip şeyler dönüyor. Bundan eminiz. O yüzden biraz daha işleri karıştırmanın vakti geldi diye düşünüyorum. Dalga derken neden bahsediyoruz? Bu dalga nereden çıktı? Nasıl bulduk? Bunun hikayesi nedir?

Bunların cevabını hem vereceğimiz hem de veremeyeceğimiz bir video olacak bu. Ve sonunda anlayacaksınız ki bazı soruların cevaplarını 100 yıldır uğraşan hiçbir fizikçi verebilmiş değil. Peki bu ne anlama geliyor. Bazı cevaplar hala oralarda bir yerlerde. Ve bilim dünyasında, tarihte, dünyanın geleceğinde iz bırakmak istiyorsanız isminizi yazdırabileceğiniz ...  Devamı

Bu Sayı Nereden Çıktı? 137 – İnce Yapı Sabiti

“Sabitler” demiştik serinin bir önceki videosunda. Evrenimizin tarifi. Bu sabitlerle eğer elinizde yeterince güç bulunuyorsa bizimkine çok benzer bir evreni simüle edebilirsiniz. Birçoğunu da anlıyor, kullanıyor, rahatlıkla ifade edebiliyoruz.

Ama bazıları var ki. Bunları anlamak ve çözmek çok başka kapılar açardı bize.

Işık hızını mesela anlıyoruz. Yani en azından biliyoruz. Fakat ışık hızı o kadar da sabit değil. Ölçümü ne ile yaptığınıza ve hangi standart ile ifade ettiğinize göre sayılar değişebiliyor. Kendisi sabit ama ifadesi sabit olmayabiliyor.

Ama Fine Structure sabiti öyle değil. Ne yaparsanız yapın, hangi dilde, hangi ölçüm standardında ifade ederseniz edin.

Sonuç değişmiyor.

Sanki evrenin kural kitabının değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez birinci maddesi gibi.

1/137.

Evrenin en gizemli sayısı…

Neredeyse tüm büyük fizikçilerin radarında ...  Devamı

Paralel Evrenler ve M-Teorisi – Sicim Teorisi 4. Bölüm

Evrenimiz.

Evimiz. Her şeyimiz.

O olmasaydı. Biz olmazdık.

Ama bir şeyler olmasaydı o da olmazdı.

Bir şarkı çok güzel giderken orkestrada bir enstrümanın birden bozulması gibi. Tüm ahengin bozulacağı bazı hayati unsurlar.

Sabitler.

Evrenimizi ayakta tutan, makinenin dişlilerinin şu anda döndüğü gibi dönmesini sağlayan sabitler.

En son gelişmelerle 27 tane olduğunu bildiğimiz bu sabitler. Elektronun ağırlığı gibi. Kütleçekimin kuvveti. Elektromanyetik, güçlü ve nükleer kuvvetler. Bunlar sabitler. Değişmezler. Işığın hızı gibi.

Bu sabitleri birer birer doğru düzeyde ayarladığınızda, sesi ne çok az ne de çok fazla açtığınızda mesela, tam kıvamında bıraktığınızda, işte bildiğimiz, yaşadığımız, sevdiğimiz evren olması gerektiği gibi işliyor.

Fakat bu sabitlerden birindeki ayarı ufak bir değiştirsek… En önemli olanları özellikle. Biraz sapma olsa…

O zaman. Bildiğimiz ...  Devamı

ATOMU UNUTUN – HER ŞEYİN YAPI TAŞI SİCİMLER

Yıl 1984. Oxford Üniversitesinin koridorlarında yürüyen öğrenciler bir duyuru panosunun önünden geçiyor. Birçoğu kafasını çevirip bakmıyor bile. Ama aralarından özellikle birisi göz ucuyla bakarken birden duruyor. Panoya yaklaşıyor. Bir konferans ilanı var. Konuşmacı Michael Green. Konunun başlığı “Her Şeyin Teorisi”…

Bir fizik öğrencisi olmanıza gerek yok. Bu başlığı gördüğünüzde, bu konu ile az da olsa ilgili biriyseniz bir bilim insanının bu konuda bir şeyler bulabilme ve bununla ilgili konuşuyor olma ihtimalini düşündüğünüzde kendinize engel olamazsınız. Tüm planlarınızı iptal edip o konferansa gidersiniz.

O öğrenci de öyle yapıyor. O zamanlar Harvard Üniversitesinde Fizik bölümünü bitirdikten sonra Oxford Üniversitesinde yüksek lisansını yapmak için gelmiş olan Brian Greene’di bu öğrenci.

Burada konuştuğumuz birçok konunun kaynağını da oluşturan ...  Devamı

TANRININ DENKLEMİ – SİCİM TEORİSİ Bölüm 2

Bir formül.

Her şeye hükmedecek o formül.

Bir açıdan baktığınızda fantastik bir evrende kötülüğün eline geçirerek tüm dünyaya hükmetmesini sağlayacak o gizemli eşya gibi bir şey. Bu mertebeye ulaşacak bilim insanlarının da o noktada benzer bir duygu patlaması yaşayacağını düşünebiliriz.

Her şeyi açıklayan, evrendeki iki ayrı yasayı birleştiren ve nerede uygularsanız uygulayın, atomaltı parçacıklarda da, bir karadelikte de şiir gibi çalışacak o formül.

Her şeyin teorisi.

Neden buna ihtiyacımız var demiştik önceki bölümde? Neden uğraşıyoruz. Bu sorunun cevabını biraz daha açarak başlayalım isterseniz.

Kuvvetlerden bahsederek.

Evrenimizi yöneten kuvvetler.

Genel görelilik. Biliyorsunuz. Her şeyi bir arada tutan o muhteşem kuvveti açıklıyor bize. Kütleçekim. Makro evrenin üzerinde kurulu olduğu oyun sahnesinin harcı, tuğlası olan kuvvet.

Diğer tarafta ise önce klasik mekanikte ...  Devamı

Kozmik Senfoni – SİCİM TEORİSİ: Başlangıç

Nerede kalmıştık?

Bundan 60 yıl kadar önce modern fiziğin üzerinde kara bulutlar geziyordu. Sorun şuydu. Evreni açıklamak için elimizde 2 teori vardı. Bir evren, iki farklı açıklama.

Biri Einstein’ın Genel Göreliliğiydi. Galaksiler, yıldızlar gibi makro cisimleri açıklayan müthiş teori.

Fakat boyutumuzu küçülttüğümüzde, bu dev cisimleri oluşturan yapıtaşlarına, atomlara, atomaltı parçacıklara baktığımızda… Karşımızda tamamen yeni bir yasalar bütünü bulunuyordu. Tüm bilim insanlarının aklını zorlayan yepyeni bir olgu… Kuantum Mekaniği…

Bu iki ayrı kurallar bütünü kendi başlarına, kendi alanlarında inanılmaz başarılıydı. Kendi başlarına kusursuzlardı neredeyse. Fakat bu ikisini birbirine yaklaştırdığınızda… Asla kavuşamayacak aşıklar gibi. Olmuyordu. Birbirlerine yakışmıyorlardı. Birbirleri için yaratılmamışlardı.

Yani evrene iki pencereden bakıyoruz. ...  Devamı

Atom’un Film Gibi Hikayesi

Madde. Muhteşem bir kilim gibi. Atomaltı parçacıklarla ilmek ilmek örülmüş bir kumaş. Deneyimlediğimiz evreni oluşturan bir örtü. Ama yüz yıl önce madde o kadar da karmaşık gelmiyordu kimseye. O zamanki bilgi birikim dahilinde madde dediğimiz şey elektron ve protonlarla kolayca elde edilebiliyordu. Bugün önümüzde duran müthiş detaylı bir eserin aksine daha düz, basit bir desen vardı karşımızda.

Ve 1920’lerde, o dönemde görülen müthiş gelişimler ile de fizikçiler yavaştan işi çözdüğünü düşünüyordu. Artık maddenin en temel yapıtaşı karşılarındaydı. Pozitif yüklü bir çekirdek çevresinde dönen elektronlardan oluşan bir atom… Ve 1919’da keşfedilen protonların da çekirdekte belirli bir sayıda bulunuyordu. Bu sayı da evrendeki maddelerin bu kadar çeşitli olmasını sağlıyordu.

Bu nispeten basit yaklaşımı tahmin edersiniz ki terk etmesi kolay olmadı. Bilim dünyasında ...  Devamı

Tüm Sırların Kurtarıcısı: KUANTUM KRİPTOGRAFİ

Tüm büyük ülkeler, dünyanın en büyük teknoloji şirketleri şu anda çok da üzerinde durulmayan çok büyük bir savaş içerisindeler. Dramatik sonuçları olabilecek, kazananın tüm dünyada söz sahibi olacağı büyük bir savaş. Kullanılabilir bir “Kuantum Bilgisayarı” üretmek için verilen amansız mücadeleden bahsediyorum.

Bu konudan bahsedildiğinde elbette herkesin aklına “kuantum bilgisayarları” ile çözülebilecek yığınla günlük problem veya cevaplanabilecek bir sürü bilimsel soru geliyor. Moleküllerin veya en nihayetinde evrenin bile simülasyonu gibi sorunlar.

Fakat “çalışan”, ki çalışan derken belirli bir seviyenin üzerinde stabil şekilde çalışabilen ve gerçek sorulara gerçek cevaplar verebilen bir bilgisayardan bahsediyoruz. Çalışan bir kuantum bilgisayarı ve kuantum teknolojisi tahminimizden çok daha derin sonuçları olabilecek bir olgu.

Bunlardan biri de “sırlar”. ...  Devamı