Paralel Evrenler ve M-Teorisi – Sicim Teorisi 4. Bölüm

Evrenimiz.

Evimiz. Her şeyimiz.

O olmasaydı. Biz olmazdık.

Ama bir şeyler olmasaydı o da olmazdı.

Bir şarkı çok güzel giderken orkestrada bir enstrümanın birden bozulması gibi. Tüm ahengin bozulacağı bazı hayati unsurlar.

Sabitler.

Evrenimizi ayakta tutan, makinenin dişlilerinin şu anda döndüğü gibi dönmesini sağlayan sabitler.

En son gelişmelerle 27 tane olduğunu bildiğimiz bu sabitler. Elektronun ağırlığı gibi. Kütleçekimin kuvveti. Elektromanyetik, güçlü ve nükleer kuvvetler. Bunlar sabitler. Değişmezler. Işığın hızı gibi.

Bu sabitleri birer birer doğru düzeyde ayarladığınızda, sesi ne çok az ne de çok fazla açtığınızda mesela, tam kıvamında bıraktığınızda, işte bildiğimiz, yaşadığımız, sevdiğimiz evren olması gerektiği gibi işliyor.

Fakat bu sabitlerden birindeki ayarı ufak bir değiştirsek… En önemli olanları özellikle. Biraz sapma olsa…

O zaman. Bildiğimiz ...  Devamı

TANRININ DENKLEMİ – SİCİM TEORİSİ Bölüm 2

Bir formül.

Her şeye hükmedecek o formül.

Bir açıdan baktığınızda fantastik bir evrende kötülüğün eline geçirerek tüm dünyaya hükmetmesini sağlayacak o gizemli eşya gibi bir şey. Bu mertebeye ulaşacak bilim insanlarının da o noktada benzer bir duygu patlaması yaşayacağını düşünebiliriz.

Her şeyi açıklayan, evrendeki iki ayrı yasayı birleştiren ve nerede uygularsanız uygulayın, atomaltı parçacıklarda da, bir karadelikte de şiir gibi çalışacak o formül.

Her şeyin teorisi.

Neden buna ihtiyacımız var demiştik önceki bölümde? Neden uğraşıyoruz. Bu sorunun cevabını biraz daha açarak başlayalım isterseniz.

Kuvvetlerden bahsederek.

Evrenimizi yöneten kuvvetler.

Genel görelilik. Biliyorsunuz. Her şeyi bir arada tutan o muhteşem kuvveti açıklıyor bize. Kütleçekim. Makro evrenin üzerinde kurulu olduğu oyun sahnesinin harcı, tuğlası olan kuvvet.

Diğer tarafta ise önce klasik mekanikte ...  Devamı

Kozmik Senfoni – SİCİM TEORİSİ: Başlangıç

Nerede kalmıştık?

Bundan 60 yıl kadar önce modern fiziğin üzerinde kara bulutlar geziyordu. Sorun şuydu. Evreni açıklamak için elimizde 2 teori vardı. Bir evren, iki farklı açıklama.

Biri Einstein’ın Genel Göreliliğiydi. Galaksiler, yıldızlar gibi makro cisimleri açıklayan müthiş teori.

Fakat boyutumuzu küçülttüğümüzde, bu dev cisimleri oluşturan yapıtaşlarına, atomlara, atomaltı parçacıklara baktığımızda… Karşımızda tamamen yeni bir yasalar bütünü bulunuyordu. Tüm bilim insanlarının aklını zorlayan yepyeni bir olgu… Kuantum Mekaniği…

Bu iki ayrı kurallar bütünü kendi başlarına, kendi alanlarında inanılmaz başarılıydı. Kendi başlarına kusursuzlardı neredeyse. Fakat bu ikisini birbirine yaklaştırdığınızda… Asla kavuşamayacak aşıklar gibi. Olmuyordu. Birbirlerine yakışmıyorlardı. Birbirleri için yaratılmamışlardı.

Yani evrene iki pencereden bakıyoruz. ...  Devamı

“Hayatımın En Mutlu Düşüncesi” – ALBERT Belgeseli – 3. Bölüm

Bir şeyi düşündüğünüz, düşünebildiğiniz, böyle bir fikrin aklınıza bile gelmesinden mutluluk duyduğunuz oldu mu hiç? Sonrasında bir tür kendi kendinize beşlik çaktığınız mesela. Kendi sırtınızı sıvazladığınız.

“Der glückliche gedanke meines Leben” derken Albert tam olarak böyle hissediyordu işte.

Hayatımın en mutlu düşüncesi…

“Bir adam yüksek bir binanın çatısından atlarsa ne olurdu? Kendi ağırlığını hissetmezdi elbette.”

E ne var bunda? 5 yaşında çocuk bile bu çıkarımı yapabilir diye düşünebiliriz…

5 yaşında bir çocuğun birçok yetişkinden çok daha devrimsel fikirleri olduğunu bir kenara bırakırsak bakın Albert’ın bu en mutlu düşüncesi Newton’dan ve hatta daha öncesinden bu yana doğru kabul edilen fiziğin temelleri nasıl çatırdayacaktı…

Bir düşünce deneyinden bahsediyoruz elbette. Albert şöyle sormuştu: “Bir asansördesiniz. Birden ...  Devamı

“Tanrının Düşünce Biçimini Anlamak” – ALBERT Belgeseli – 2. Bölüm

Harikasın sevgili dostum Michele. Harikasın. Sonunda cevabı buldum…

Michele Besso daha “neyin cevabı” demeden Albert devam ediyor.

“Aynı anda gerçekleşen iki olayın eşzamanlı olduğu konusunda hemfikir miyiz?” diye sorunca Michele “E yani. Tabi ki” diye cevap veriyor.

“Hayır” diyor Albert. İşte büyük hata bu.

“Şimdi düşün. Benimle birlikte hayal et. Bir demiyolunun kenarındayız. İki tane de elektrik direği. Aralarındaki mesafeyi de biliyoruz. İkisinin tam ortasını bulup işaretleyelim. Tam ortada da sen dur. Eline bir ayna al. Bu iki direğe aynı anda yıldırım düşsün. Bu aynadan baktığında iki olayın da eşzamanlı olduğunu görürsün. Şimdi bu raylardan geçecek bir trene bin. Elinde de iki tarafı da gösteren bir ayna var. Tren tam işaretlediğimiz noktaya geldiğinde bu iki direğe tekrar yıldırım düşsün. Bu iki yıldırım bu sefer de aynı anda mı düşer?”

Michele ...  Devamı

ALBERT – Dahilerin Dahisi – Belgesel – 1. Bölüm

Bir çocuk. Her çocuk gibi. Meraklı. Sınırsız hayal gücüne sahip. Soruları olan. Sorular soran. Çok fazla soru soran. Bir çocuk…

Her çocuk gibi. Dünyayı değiştirme potansiyeli olan.

Ama bu çocuk.

Dünyayı değiştirecekti…

O çocuğun adı.

Albert.

Albert Einstein…

Hepimizin bildiği Einstein bu. Bilge, yaşlı adam. Sıradışı zekaya sahip bir dahi.

Sanki öncesi yokmuş gibi. Birden ortaya çıkıvermiş gibi.

Fakat o da bir zamanlar çocuktu. Ve her insanın olduğu gibi onu da şekillendiren bir çocukluğu, bir geçmişi, onu o yapan bir hikayesi vardı.

14 Mart 1879’da başlıyor bu çocuğun hikayesi. Almanya’nın Ulm isimli küçük bir şehrinde dünyaya geliyor. Alman Yahudiler yeni yeni toprak sahibi olma, yüksek eğitim alma ve farklı mesleklerle uğraşma hakkını kazandığı zamanlarda Pauline ve Hermann Einstein isimli Yahudi bir ailenin ilk çocuğu olarak dünyaya geldi. Daha sonra doğacak olan ...  Devamı

Evrene Açılan Yepyeni Bir Pencere: KÜTLEÇEKİM DALGALARI

Bundan 100 yıl kadar önce Albert Einstein uzay ve zamanla ilgili tüm bildiklerimizi yeniden yazacaktı. Tüm bunları yaparken de bugünü bile şekillendirecek sayısız “varsayımda” da bulunacaktı. O zaman için kanıtlanması mümkün olmayan, kimilerine göre “yaşlandı artık, kredisi de çok bizde, he diyelim” dedikleri varsayımlardı bunlar. Ama.

İşte yüz yıl kadar sonra 2015’in Kasım ayında “deli saçması” olarak görülen bir varsayımı daha kanıtlanacaktı.

Kütleçekim Dalgalarından bahsediyorum. Gravitational Waves. Uzay-zaman adını verdiğimiz kumaştaki dalgacıklardan. Genel görelilik teorisinde evrenin işleyiş şekli ile ilgili çıkarımlardan biriydi bu. Sadece bir adamın aklında oluşan ve kağıt üzerinde öngördüğü, dev karadeliklerin, büyük patlamaların neden olacağını hesapladığı bir olgu.

Kendisi de “yani bu var ama insanlığın bunları tespit edebileceğini ...  Devamı

Solucan Deliğinden Zaman Makinesi Yapmak!

Popüler bilim veya bilimin popülerleşmesi, herkesin bilgiye erişim hakkı, karmaşık olguların herkesçe kolayca anlaşılabilmesi ve bu sayede daha geniş kitlelere ulaşarak bilim ve mantık çatısı altında, farklılıkların bir kenara bırakılarak daha iyi bir geleceğe ulaşma hayali dediğimiz zaman bu konuda tarihte ilk akla gelen isimlerden biri mutlaka Carl Sagan’dır. Çocukluğundan itibaren Lest Darkness Fall ve And He Built A Crooked House gibi bilim kurgu kitaplarına büyük hayranlık duyan Sagan bilimin kurgu halinden bile bilime, astronomiye inanılmaz sevgi duymuş ve sonunda hayaline kavuşarak astronomi, astrofizik, astrobiyoloji gibi alanlarda büyük çalışmalar yapan bir isim olmasının yanında sınırları da aşarak Cosmos gibi belgesellerle, yazdığı kitaplarla ve verdiği konferanslarla tüm dünyada bilimin popüler hale gelmesine ön ayak olmuş ve milyonlarca çocuğun da bilime ilgi duymasını ...  Devamı

Fiziğin Hala Cevaplayamadığı 7 Büyük Soru!

Isaac Newton zaman makinesine binip günümüze gelseydi şu anda bilim dünyasındaki ilerlemeyi gördüğünde büyük ihtimalle gözleri yaşarırdı. Onun zamanında inanılmaz gizemli görünen, varlığından bile haberi olmadığı olgular bugün ortaokul seviyesindeki çocuklar için bile bilinmemesi garip karşılanan olgular.

Örneğin isviçredeki Büyük Hadron Çarpıştırıcısını görse küçük dilini yutar, kütleçekimle ilgili teorisinin Einstein isimli bir adam tarafından bayağı değiştirildiğini duysa hem şaşırır hem de mutlu olurdu.

-Ama herhalde en büyük şoku Kuantum Mekaniğini duyduğunda yaşardı. Gerçi tüm hayatını bu konuya adamış bilim insanları bile hala aynı şoku yaşıyor ama Newton büyük ihtimalle oturacak bir yer arar ve bir bardak su isterdi.

Ancak ne olursa olsun bir sakinleştikten ve kendine geldikten sonra ayağa kalkıp bugüne kadar bu seviyeye gelinmesine katkıda bulunmuş ...  Devamı

Bir Kuantum Mucizesi – BOSE-EINSTEIN Yoğunlaşması

Mutlak sıfırda ne oluyor? Bilmiyoruz. Tahmin edebiliriz ancak gözlemleyemeyeceğiz gibi görünüyor. Çünkü bir maddeyi bu seviyeye kadar soğutmak için sonsuz bir enerjiye ihtiyaç var. Fakat. Mutlak sıfıra yaklaşmak bile çok acayip gizemlerin kapılarını ardına kadar açıyor. Sanki tüm fizik kuralları yeniden yazılıyor gibi.

Süperiletkenlik. 1900’lerin başlarında mutlak sıfıra yakın sıcaklıklara  kadar soğutulan cisimlerin elektrik direncinin neredeyse kaybolması nedeniyle bilim insanlarının keşfettiği bir olguydu. Ve bu olgu ile birlikte yapay bir şekilde oluşturulan manyetik bir alanda süperiletken cisimler sanki yer çekimi yokmuş gibi havada durabiliyor, hareket edebiliyorlardı. Çok kısa sürelerle de olsa bilimin mucizesini gözlemleyen bilim insanları elbette müthiş heyecanlanmışlardı. Herkes laboratuvarında manyetik alanda süzülen süperiletken cisimler üretiyor, bir çocuğun ...  Devamı