ATOMU UNUTUN – HER ŞEYİN YAPI TAŞI SİCİMLER

Yıl 1984. Oxford Üniversitesinin koridorlarında yürüyen öğrenciler bir duyuru panosunun önünden geçiyor. Birçoğu kafasını çevirip bakmıyor bile. Ama aralarından özellikle birisi göz ucuyla bakarken birden duruyor. Panoya yaklaşıyor. Bir konferans ilanı var. Konuşmacı Michael Green. Konunun başlığı “Her Şeyin Teorisi”…

Bir fizik öğrencisi olmanıza gerek yok. Bu başlığı gördüğünüzde, bu konu ile az da olsa ilgili biriyseniz bir bilim insanının bu konuda bir şeyler bulabilme ve bununla ilgili konuşuyor olma ihtimalini düşündüğünüzde kendinize engel olamazsınız. Tüm planlarınızı iptal edip o konferansa gidersiniz.

O öğrenci de öyle yapıyor. O zamanlar Harvard Üniversitesinde Fizik bölümünü bitirdikten sonra Oxford Üniversitesinde yüksek lisansını yapmak için gelmiş olan Brian Greene’di bu öğrenci.

Burada konuştuğumuz birçok konunun kaynağını da oluşturan ...  Devamı

TANRININ DENKLEMİ – SİCİM TEORİSİ Bölüm 2

Bir formül.

Her şeye hükmedecek o formül.

Bir açıdan baktığınızda fantastik bir evrende kötülüğün eline geçirerek tüm dünyaya hükmetmesini sağlayacak o gizemli eşya gibi bir şey. Bu mertebeye ulaşacak bilim insanlarının da o noktada benzer bir duygu patlaması yaşayacağını düşünebiliriz.

Her şeyi açıklayan, evrendeki iki ayrı yasayı birleştiren ve nerede uygularsanız uygulayın, atomaltı parçacıklarda da, bir karadelikte de şiir gibi çalışacak o formül.

Her şeyin teorisi.

Neden buna ihtiyacımız var demiştik önceki bölümde? Neden uğraşıyoruz. Bu sorunun cevabını biraz daha açarak başlayalım isterseniz.

Kuvvetlerden bahsederek.

Evrenimizi yöneten kuvvetler.

Genel görelilik. Biliyorsunuz. Her şeyi bir arada tutan o muhteşem kuvveti açıklıyor bize. Kütleçekim. Makro evrenin üzerinde kurulu olduğu oyun sahnesinin harcı, tuğlası olan kuvvet.

Diğer tarafta ise önce klasik mekanikte ...  Devamı

Kozmik Senfoni – SİCİM TEORİSİ: Başlangıç

Nerede kalmıştık?

Bundan 60 yıl kadar önce modern fiziğin üzerinde kara bulutlar geziyordu. Sorun şuydu. Evreni açıklamak için elimizde 2 teori vardı. Bir evren, iki farklı açıklama.

Biri Einstein’ın Genel Göreliliğiydi. Galaksiler, yıldızlar gibi makro cisimleri açıklayan müthiş teori.

Fakat boyutumuzu küçülttüğümüzde, bu dev cisimleri oluşturan yapıtaşlarına, atomlara, atomaltı parçacıklara baktığımızda… Karşımızda tamamen yeni bir yasalar bütünü bulunuyordu. Tüm bilim insanlarının aklını zorlayan yepyeni bir olgu… Kuantum Mekaniği…

Bu iki ayrı kurallar bütünü kendi başlarına, kendi alanlarında inanılmaz başarılıydı. Kendi başlarına kusursuzlardı neredeyse. Fakat bu ikisini birbirine yaklaştırdığınızda… Asla kavuşamayacak aşıklar gibi. Olmuyordu. Birbirlerine yakışmıyorlardı. Birbirleri için yaratılmamışlardı.

Yani evrene iki pencereden bakıyoruz. ...  Devamı

İnanılmaz Teori: Büyük Patlamada Patlayan Bir Kara Delik Miydi?

Uçsuz bucaksız evreni anlamaya çalışan bir tür olarak 19 ve 20. Yüzyılda gösterdiğimiz gelişmenin yüzbinlerce yıllık tarihimizde eşi benzeri yok.  100 yıl gibi insanlık için kısa, evren için minicik bir zaman önce henüz Samanyolu Galaksisinin evren olduğunu zannediyor, bu evrenin statik, sabit, mutemelen ezeli ve ebedi olduğuna inanıyorduk. Newton yasaları da bunu bir nevi destekliyordu.

Tüm bunlar sadece birkaç yıl içinde dramatik bir biçimde değişecekti. Albert Einstein’ın Genel Göreliliği Newton’ın kütleçekiminin yerine geçecek ve bununla birlikte madde, enerji ve uzay-zaman kumaşının arasındaki ilişkiyi de net bir şekilde ifade edecekti. Einstein’ın denklemlerine göre evren sabit olamazdı, dinamik olmalıydı. Sonrasında evrenin genişlediği anlaşılınca bu iddiası da doğrulanacaktı.

Ayrıca Einstein kara delikleri de öngörmüş ve bunlar da daha sonra kanıtlanmıştı. ...  Devamı

İnsan Işık Olarak Doğsaydı? – Bir Fotonun Yaşamı

Evrendeki her şey. Aşırı genelleme olduğunu biliyorum fakat. Ya maddedir ya da ışık. Basitçe böyle ifade edebiliriz.

İkisini ayıran şey ise sabit kütlesidir.

Maddenin kütlesi vardır. Işığın. Yoktur.

Ama burada bir sıkıntı var. Kütle dediğimiz şey temel, değişmez bir özellik değil. Geçici bir özellik.

Sadece parçacıklar arasındaki etkileşimler sonucunda ortaya çıkan bir sonuç.

Misal. Bir kara deliği düşünün. Biliyorsunuz. Koca koca yıldızları şekerleme gibi yutabilen canavarlar.

Fakat menüleri de gayet geniş. Maddeyle yetinmiyorlar. Işığı da yiyorlar.

İşte sıkıntı da burada. Işık kütlesiz diyoruz fakat kara delikler ışığı yediğinde ne oluyor biliyor musunuz? Kilo alıyorlar. Evet. Su içsem bile yarıyor diyoruz ya. Işığı yese bile kilo alıyor kara delikler. Büyüyorlar. Kütleleri artıyor.

Çünkü ışık. Hapsedildiği zaman kütle kazanıyor. Confinement. Yani ışığın ...  Devamı

Solucan Deliğinden Zaman Makinesi Yapmak!

Popüler bilim veya bilimin popülerleşmesi, herkesin bilgiye erişim hakkı, karmaşık olguların herkesçe kolayca anlaşılabilmesi ve bu sayede daha geniş kitlelere ulaşarak bilim ve mantık çatısı altında, farklılıkların bir kenara bırakılarak daha iyi bir geleceğe ulaşma hayali dediğimiz zaman bu konuda tarihte ilk akla gelen isimlerden biri mutlaka Carl Sagan’dır. Çocukluğundan itibaren Lest Darkness Fall ve And He Built A Crooked House gibi bilim kurgu kitaplarına büyük hayranlık duyan Sagan bilimin kurgu halinden bile bilime, astronomiye inanılmaz sevgi duymuş ve sonunda hayaline kavuşarak astronomi, astrofizik, astrobiyoloji gibi alanlarda büyük çalışmalar yapan bir isim olmasının yanında sınırları da aşarak Cosmos gibi belgesellerle, yazdığı kitaplarla ve verdiği konferanslarla tüm dünyada bilimin popüler hale gelmesine ön ayak olmuş ve milyonlarca çocuğun da bilime ilgi duymasını ...  Devamı

2020 Nobel Fizik Ödülleri – “Devlerin Omuzlarında Yükselmek”

6 Ekim 2020.

İsveç Kraliyet Akademisinde Goran Hansson bu yılın Nobel fizik ödülünü kazananlarını açıklıyor.

Buraya nereden geldik peki biliyor musunuz?

Dikkatli bakarsak, biraz yakınlaştırırsak bu ödülün arkasında bazı büyük dâhilerin silüetlerini görebiliriz.

Isaac Newton’ın 1676’da Robert Hooke’a yazdığı mektupta söylediği gibi:

“Eğer daha uzağı görebiliyorsam bu, benden önceki devlerin omuzlarında durduğum içindir.”

Biz de bu ödülün detayına girmeden önce zamanı biraz geriye saralım o halde.

Albert Einstein.

Yüzyılın dâhilerinden. Belki de en büyüğü.

Uzun zamandır kendisinden bahsetme fırsatımız olmamıştı ama o ölümünden 65 yıl sonra bile kendini hatırlatmanın bir yolunu buluyor.

Genel görelilik teorisi ile sadece uzay, zaman, kütleçekim ve madde arasındaki ilişkiyi anlatmakla kalmamış daha sonra “kara delik” adını alacak olan, sadece uzay-zamanı değil ...  Devamı

Evrenin Kısayolu: Solucan Delikleri

A notkasından B noktasına gitmek. Binlerce yıl boyunca insanlık için en büyük dertlerden biriydi. At sırtında aylarca süren yolculuklar günlük yaşamın bir gerçeğiydi. Yirminci yüzyıla geldiğimizde bir kıvılcımla her şey değişti. Trenler, arabalar derken uçaklarla globalleşmenin adımları atıldı ve başka bir deyişle dünya büyük bir köy halini aldı. Bugün başka şehirlerde hatta başka ülkelerde çalışıp başka ülkelerde yaşayan ve günlük olarak ülkeler arası seyahatler gerçekleştiren insanlar var. Harika bir imkan. A noktasından B noktasına çok çok daha hızlı gidebilmek. Fakat insanlık biraz doyumsuzdur malum. B noktasını her seferinde biraz daha uzağa koyarak o noktaya ne kadar hızlı gideriz diye düşünüp duruyoruz. Bu noktayı uzattıkça uzatıyor, hedefi her an daha da zorlaştırıyoruz. Ve gözümüzü Mars’a filan diktik. Oraya gideceğiz. Geri dönüşü yok. Bir ...  Devamı

Kara Delik Bilgi Paradoksu

Fizikçilerin yeri geldiğinde bir nevi medyum olabileceğini biliyor muydunuz? Evet. Astrolojiyi filan unutun. Bundan 5 yıl sonra tam olarak nerede olacağınızı öğrenmek istiyorsanız bir fizikçiye, özellikle bir kuantum fizikçiye danışın. Size çok yüksek bir doğrulukla söyleyecektir.

Ancak sizinle ilgili bazı bilgilere ihtiyacı olacaktır. Bazı temel bilgilere. Şu anda tam olarak nerede olduğunuzu ve “durumunuzu” bilmesi gerekecektir. Fakat elbette ekonomik durumunuz, psikolojiniz, eğitiminiz gibi fizik açısından önemsiz bilgilerden bahsetmiyoruz. Kuantum durumunuzdan bahsediyoruz. Bir fizikçi kuantum durumunuzu bildiğinde sizin ne zaman nerede olacağınızı tam olarak söyleyebilir. Sihir filan da yok. Basit bazı formülleri uygulayarak bunu yapabilir.

Burada “kuantum fiziğinin” belirsizliğinden bahsedebiliriz. Hani hiçbir şey kesin değildi? Hani olasılıklar vardı? Doğru. O konu maalesef ...  Devamı

CERN’deki Kara Delikler Dünyayı Yutar mı? – İlk Kara Deliğin Hikayesi

Yıl 2008. Almanya ve Amerika’da mahkemelere ilginç davalar gelmeye başlıyor.

Dava dosyalarında şu ifadeler geçiyor:

“Ortaya çıkacak kara delikler kontrolden çıkacak ve dünyamızı birkaç saat içinde yutarak gezegenimizin sonu olacaktır. Bu deneyler derhal durdurulmalıdır.”

Belki hatırlayanlarınız vardır. Davalı taraf ise o yıl içinde Eylül ayında faaliyetlerine başlamış olan, İsviçre’nin Cenevre kentinde bulunan CERN laboratuvarındaki Büyük Hadron Çarpıştırıcısında çalışan bilim insanlarıydı.

O dönem dünya çapında insanlar bu olasılığı konuşuyor, ciddi ciddi korkuyorlardı. Haksız da değillerdi. Bir anda dünyanın bir kara delik tarafından yutulması olasılığı gerçekten de korkunç bir senaryo değil mi? Bilim kurgu filmlerinde bile az rastlanır bir öykü. Elbette komplo teorisyenlerine de gün doğmuş ve bu korkuyu bugün de 5g ve benzeri gelişmelerde olduğu gibi ...  Devamı