Korkutucu Uçlarda Yaşamak: Bipolar Bozukluk

Uzun bir süre sınırsız mutluluk patlamaları yaşadığınızı düşünün… O kadar coşku dolusunuz ki uyumayı bile unutuyorsunuz. Kağıdı kalemi alıp aklınıza ne geliyorsa onu yazdığınızı düşünün. Ağzınıza ne geliyorsa söylediğinizi. Dışarıdan bakan biri için mantıksız düşüncelerle dolu şeyler.

Bu coşku dolu, mutluluktan bulutların üstünde gezdiğiniz zamanlarda da özgüveninizin tavan yaptığını. Bu özgüven ile normalde cesaret bile edemeyeceğiniz şeyler yaptığınızı. Tanımadığınız insanlarla tek gecelik ilişkiler yaşamaktan, kredi kartınızın tüm limitini doldurana kadar çılgınca alışveriş yapmaktan, tüm birikiminizi birkaç saat içinde tüketmekten bahsediyorum.

Sonra…

Birden, aniden, tüm bu “euphoria” yani coşkunun tam ortasında duvara toslayan bir araba gibi. Aniden paramparça olduğunuzu. Kendinizi, intiharı bile düşündürecek depresyon dehlizlerinde ...  Devamı

“Kimsenin Umurunda Değilsin” – Spotlight Etkisi Nedir?

Friends dizisinin gayet masum görünen bu sahnesinde aslında milyonlarca insanın hayatını ciddi ölçüde etkileyen psikolojik ve sosyolojik bir olgu ele alınıyor. “Bir kadının yalnız yemek yemesi” gibi gayet olağan bir durumun bile konu olabildiği bir olgu.

Spotlight Etkisinden bahsediyorum. Bir diğer adı ile Sahne Işığı etkisinden. Basit tanımı ile insanın başka insanların kendisini gerçekte olduğundan daha fazla umursadığını, izlediğini düşünmesi. Spotlight yani sahne ışığı altında olduğunu, herkesin kendisini izlediğini sanması olarak tanımlanabilir.

Her gün, günlük yaşamımızda her an karşılaşabildiğimiz bir durum bu. Olumlu ya da olumsuz da olabilir. Çok iyi bir iş yaptıktan sonra insanların size gıpta ile baktığı, sizi inanılmaz takdir ettiği yanılgısı da buna dahildir. Ya da tam tersi. Bir hata yaptığınızda herkesin tüm dikkatini bu hataya verdiğini düşünmeniz ...  Devamı

Hiçbir Şeyden Zevk Almamak: ANHEDONİ NEDİR?

İnanılmaz lezzetli görünen bir pasta düşünün. En iyi malzemelerle yapılmış, muhteşem meyvelerle süslenmiş. İçi en sevdiğiniz krema ile dolu. Durduramıyorsunuz kendinizi. Bir ısırık alıyorsunuz. O da ne? Tadı yok bunun. Ama olmaz ki? Bir ısırık daha alıyorsunuz. Yok. Hatta rahatsız ediyor sizi. O kadar tatsız ki. Ama öyle görünmüyordu? Sonra etrafınızdaki insanlara bakıyorsunuz. Aynı pastadan yiyen insanlara. Her ısırıkta kendilerinden geçiyorlar. Birbirlerine “hayatımda daha güzel bir pasta yemedim” diyorlar birbirlerine. Bir sorun var herhalde diyorsunuz. Bir dilim daha alıyorsunuz. Yok. Bir gazete kağıdını ısırıyormuşsunuz gibi. Çok kıskanıyorsunuz etrafınızdakileri. Sizin alamadığınız tadı almalarına imreniyorsunuz. Ama yine de gülümsüyorsunuz siz de. Ağzınızda çoğalan pastayı bitirip “Evet. Çok güzeldi” diyorsunuz.

Anhedoninin bir tanımıydı bu. Haz ...  Devamı

Beyin Nasıl Yıkanır? | Gerçek Hikayelerle

Kore Savaşı sonrasında Kore ve Çin’de esir alınan Amerikalı askerlerin beyin yıkamaya maruz kaldığı bilgileri yayılmaya başlamıştı. Bu süreçte bazı Amerikan askerleri aslında öyle bir şey olmamasına rağmen biyolojik saldırı gerçekleştirdiklerini itiraf etmiş ve esaretlerinin sonunda da komünizme bağlılıklarını açıklayarak kendi ülkelerini lanetlemeye başlamışlardı. Hatta esaretleri bittiğinde ve salıverildiklerinde bazı Amerikan askerleri ülkelerine dönmeyi reddetmiş Kore’de veya Çin’de yeni bir hayat kurmuşlardı. Bu durum haliyle beyin yıkama iddialarını güçlendirmişti. Düşman belledikleri bir ülkeye gönderilip burada esir düştükten sonra bu kendilerine göre düşman ülkelere sığınmaları, düşman belledikleri ideolojileri benimsemiş olmaları da aslında bizlere bazı fikirler veriyor.

Elbette burada tüm esirlerden bahsetmiyoruz. Beyni yıkandığı iddia edilen ...  Devamı

Beynin Sana Yalan Söylüyor! – Önyargılar ve Yanılgılar

Beyniniz size sürekli yalan söylüyor.

Ve siz bunun farkında bile değilsiniz.

Beyin. Her fırsatta konuşuyoruz. İnanılmaz bir makine. Çok çok güçlü bir bilgisayar.

Fakat.

O da mükemmel değil. Limitleri var.

Bu limitleri zorlayıp motoru yakmamak için de bazı savunma mekanizmaları.

Bilgileri basitleştirmek bunlardan birisi.

Ancak bunun da bir bedeli var.

Önyargılar.

Beyninin kendini koruma mekanizmalarından biri.

Daha hızlı kararlar alabilmek için geliştirdiği önyargılar.

Hatıralarınıza bile sirayet etmiş, hatırladıklarınızda, birebir yaşadıklarınızı hatırlarken bile başvurduğumuz bir olgu.

Çünkü dikkat ya da odaklanma limitlerimiz de belli. Dikkat ettiklerimiz ve odaklandıklarımız konusunda seçici olmak zorundayız o nedenle.

Bunun için de çevremizdeki dünyayı, hayatımızdaki insanları, yaşamımızı ve hatta kendimizi bir önyargı gözlüğü ile izliyoruz desek yeridir.

Merak etmeyin. Sizde ...  Devamı

Imposter Sendromu Nedir?

Gecenizi gündüzünüze kattınız. Herkes eğlenirken, keyif yaparken siz çalıştınız. Didindiniz. Kendinizi geliştirmek için her gün yeni şeyler öğrenmeye, daha iyi bir insan olmaya çalıştınız. Sonunda hedefinize ulaştınız. Çok iyi bir işe girdiniz ya da o terfiyi aldınız veya herhangi bir başarı olabilir bu. Sonunda oldu. Herkes sizi tebrik ediyor. Çok mutlu olmanız lazım. Ama. Değilsiniz. Bir sorun var.

Tanıdık geliyor mu bu his?

O başarının arkasında verdiğiniz emeği gözünüz görmüyor. O anda kendinize tek bir soru soruyorsunuz. Neden ben? Diğer insanlar da çok iyiydi. Hatta onlar benden iyiler. Neden onlar değil de ben? Bu işi yapabilir miyim gerçekten? Kesin başarısız olacağım. Ben bu başarıyı hak etmiyorum. Şimdi ne yapacağım?

Eğer bu hisler tanıdık geldiyse siz de Impostor Sendromu’na sahip olabilirsiniz. Sahtekarlık ya da Kimlik Hırsızlığı sendromu olarak da bilinir ...  Devamı

PSİKOLOJİK SALGIN – KİTLESEL HİSTERİ

Sağlık. Her şeyin başı elbette. Orada sorun yok.

Fakat sağlık dediğimizde hep başımız ağrımasın, misal korona olmayalım, kansere yakalanmayalım diye endişe ediyoruz. Sonuna kadar da haklıyız.

Fakat iş zihin sağlığına geldiğinde. I ıh. Hala psikoloğa gidenlere “hayırdır, contayı mı yaktın?” deme cüretini gösterebiliyoruz.

Bunun üzerine biraz düşünmek lazım aslında. Sağlık dediğimiz, psikolojik sağlıktan da bahsettiğimizde, sonunda biyolojik bir olgu mu sadece? Yoksa ruhsal sağlığa başka bir yerden mi bakmak gerekiyor? O yüzden mi bir türlü çare bulamıyoruz.

Misal biyolojik rahatsızlıklarımızın birçoğunu zihinsel sağlığımıza bağlayabilir miyiz?

Gelin bununla ilgili çok acayip yaşanmış birkaç hikaye anlatayım size.

2006 yılında Mexico City yakınlarında bulunan bir yatılı okulda kalan kız öğrencileri etkileyen çok gizemli bir hastalık baş gösteriyor.

Katolik ...  Devamı

Şizofreni ile Yaşamak

Şizofreni. Yaşamayan bilemez derler ya. Bunun en can alıcı örneklerinden biridir belki de. Anlaşılması ve anlatması çok zor. Depresyon gibi değil. Ya da uykusuzluk veya aşırı yorgunluk gibi belirtileri de anladığımız yanılgısına neden olabiliyor. Fakat şizofreninin öne çıkan en yaygın belirtilerine baktığımızda sanrılar, halüsinasyonlar ve düzensiz düşünceler karşımıza çıkıyor.  Bu belirtilerin ise bu hastalığa sahip olmayanların yaşamında doğrudan deneyimleyebileceği bir karşılığı neredeyse yoktur. İşte o yüzden anlaması çok zordur ve işte bu nedenle bu konuda oldukça fazla bilgi kirliliği bulunmakta ve yanlış tanıya ve hatta yanlış tedaviye kadar varmaktadır.

O nedenle sadece belirtilerine odaklanmaktansa daha iyi anlamak ve tespit etmek amacıyla şizofreniye yol açan derinlerde yatan mekanizmalara, sorunlara odaklanmamız gerekiyor.

Birçok uzmana göre şizofreninin ...  Devamı

Sınırda Yaşam – Borderline Kişilik Bozukluğu Nedir?

Borderline Kişilik Bozukluğu

Jordan. Mutlu bir ailede dünyaya gelmiş bir bebekti. Biraz fazla huzursuz ve çok ağlıyordu ancak çocuğu olan birçok ailenin yaşadığı durumlardı bunlar. Büyüdükçe azalır dediler ama azalmıyordu. Gittikçe daha da huzursuz bir çocuk olmaya başlıyordu. Sürekli ağlıyor, yeni insanlar, yeni yerler sürekli mutsuz ediyordu onu. Durup dururken ağlama krizleri, oyuncaklarını fırlatma, bağırıp çağırma. Günlük hayatının bir parçası olmuştu ailenin. Büyüdükçe azalır dediler. Yok. Okul çağında, ergenlikte… Jordan gittikçe kontrolden çıkıyordu. Her geçen gün daha huzursuz, daha mutsuz. En ufak bir şeyden çok büyük bir trajedi çıkarabiliyor, herkese bağırıp çağırıyor, kırıp döküyordu. Neredeyse hiç arkadaşı olmuyor, olanlar da mutlaka bir kavgayla sonlanıyordu. Bununla birlikte bebekliğinden beri annesine aşırı derecede bağlıydı ve başka ...  Devamı

Tepkisel Bağlanma Bozukluğu Nedir?

Terapi söz konusu olduğunda sürekli karşımıza çıkan bir mizansen vardır. Hastanın çocukluğuna inmek. Biraz karikatürize edilmesi nedeniyle kimi zaman bunun ne kadar önemli olduğu, hayati önemi gölgelenebiliyor. İnsanın bebekliğinde, çocukluğunda yaşadıkları tüm hayatını dramatik bir şekilde etkileyebiliyor, ölene kadar kapanmayan yaralar açabiliyor zira.

İnsan doğduğunda anne babasının sürekli sevgi ve ilgisine muhtaçtır. Öyle ki bu hava, su, yemek gibi temel bir ihtiyaçtır. Anne-babasının kendisini koruduğunu ve ağladığında, korktuğunda kendisini sakinleştirdiğini görür ve buna güvenir. Güvenmek zorundadır.

Bunun sonucunda da anne-babası ile ya da sonrasında kendisi ile ilgilenen büyük annesi-babası ya da bakıcısı ile güvene dayalı, sağlıklı bir ilişki geliştirir.

Ancak kimi zaman bebekler ile anne-babası arasında bu ilişki kurulamayabiliyor, istediği, beklediği ...  Devamı