Yıl 1669.
Bir akşam.
Simyacı Hennig Brandt.
Her akşam olduğu gibi yine “altın” yapabilmek için elinden geleni yapıyordu.
Brandt bir süreliğine araştırmalarına “idrarı” da dahil etti. Bu altın görünümlü sıvının her şeyin anahtarı olduğunu düşünüyordu.
Ve o akşam sabrının meyvelerini toplayacaktı.
İdrarı kaynatarak yoğun bir madde haline getirdi. Ardından bu maddeyi de ısıtabildiği kadar ısıttı.
Ve.
Demiri altına dönüştürecek efsanevi iksiri bulmuştu Brandt. Sonunda…
Sonra ne oldu peki?
Burada toplanan bizler elbette bu hikayenin böyle bitmediğini, idrardan altın iksiri çıkmayacağını çok iyi biliyoruz.
Ama burada olan neydi?
Brandt ne bulmuştu?
Bulduğu şey aslında bildiğimiz fosfor elementiydi.
Simyacılık. Bir efsanenin peşinde harcanan hayatlar.
En nihayetinde hiç ummadıkları bir devrimi başlatmıştı.
Bu aslında bir elementin ilk kez keşfedilişiydi diyebiliriz.
Bir hikayenin ...