Burçlara ve Fallara Neden İnanıyoruz? – BARNUM ETKİSİ

Size burcunuzun özelliklerini okuyorum. Hangi burç olduğunu söylemeyeceğim ama. Tahmin edin bakalım.

Çok mağrur, kendine güvenen, cesur ve iyi niyetlisiniz. Dürüstlük sizin için her şeyden önemlidir. Karşı tarafın yalan söylediğini anladığınız an ondan soğur ve uzaklaşırsınız. Cömertsiniz. Ama bir o kadar da savurgan. O yüzden para biriktirmek sizin için çok zordur.

Sevdiklerinize çok düşkün, sevgi dolusunuz ve sevdikleriniz için yapamayacağınız bir şey yok.

Peki. Bu kadar yeter.

Hangi burcun özellikleri bu?

Neyse. Uzatmayayım. Bunlar herhangi bir burcun özellikleri değil. Ben uydurdum. Ama bazılarınız için tanıdık gelmiştir, ben buyum demiş olabilirsiniz. Suç sizde de değil. İstisnasız farklı şekillerde de olsa yaşıyoruz bunu. Kimi zaman burç olabilir. Kimi zaman fallar.

Ama dedim ya. Suçlusu siz değilsiniz. Suçlusu “Barnum Etkisi” adı verilen bir tür psikolojik olgu. ...  Devamı

Maddenin Beşinci Halini (Bose-Einstein Yoğunlaşması) Üretmek

Yıl 1978.

50 yıl kadar önce Einstein ve Bose’nin öngördüğü maddenin sıradışı hali olan Bose-Einstein Yoğunlaşması henüz üretilmiş değil. Her yolu deneyen bilim insanları yaklaşabilmiş dahi değil. Yavaş yavaş insanların kafasında “galiba somut bir şekilde gözlemleyemeyeceğiz” düşüncesi yerleşmeye, ulaşılamaz bir hedefmiş gibi görülmeye başlamış.

Ama her zaman birileri çıkar ya. Tüm umutların tükendiği o anda. Birileri fitili ateşler. Bir umut ışığı beliriverir. Ve tüm başarısızlıklar, umutsuzluklar unutularak herkes işe koyulur.

İşte. Yıl 1978.

Fizikçi Daniel Kleppner ve meslektaşı Tom Greytak bu işe bir son vermek için yola koyulacaklardı.
Kleppner ve Greytak bu iş için en iyi adayın hidrojen olduğuna karar verdiler. Öncelikle. Hidrojen hafif bir atomdu. Yani atomların diğer atomlarla karşılaştırıldığında mutlak sıfıra o kadar da çok yaklaşmadan ...  Devamı

Bir Kuantum Mucizesi – BOSE-EINSTEIN Yoğunlaşması

Mutlak sıfırda ne oluyor? Bilmiyoruz. Tahmin edebiliriz ancak gözlemleyemeyeceğiz gibi görünüyor. Çünkü bir maddeyi bu seviyeye kadar soğutmak için sonsuz bir enerjiye ihtiyaç var. Fakat. Mutlak sıfıra yaklaşmak bile çok acayip gizemlerin kapılarını ardına kadar açıyor. Sanki tüm fizik kuralları yeniden yazılıyor gibi.

Süperiletkenlik. 1900’lerin başlarında mutlak sıfıra yakın sıcaklıklara  kadar soğutulan cisimlerin elektrik direncinin neredeyse kaybolması nedeniyle bilim insanlarının keşfettiği bir olguydu. Ve bu olgu ile birlikte yapay bir şekilde oluşturulan manyetik bir alanda süperiletken cisimler sanki yer çekimi yokmuş gibi havada durabiliyor, hareket edebiliyorlardı. Çok kısa sürelerle de olsa bilimin mucizesini gözlemleyen bilim insanları elbette müthiş heyecanlanmışlardı. Herkes laboratuvarında manyetik alanda süzülen süperiletken cisimler üretiyor, bir çocuğun ...  Devamı

Mutlak Sıfıra Doğru – Helyum Dağı

Evrende ulaşılabilecek en yüksek sıcaklık nedir? Mutlak sıfır, 0 kelvin’dir. Biliyorsunuz. Maksimum sıcaklık peki? 100 bin kelvin. Milyon. Trilyon? Hayır. Tam 142 nonilyon kelvindir. Nonilyon çok duymadığımız bir sayı tabi. Şöyle söyleyeyim. Milyon, milyar, trilyon, katrilyon, kentilyon, sekstilyon, septilyon, oktilyon ve sonrasında nonilyon geliyor. İlla ki yazmak gerekirse 142,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000 gibi bir sayıdan bahsediyoruz. Planck Sıcaklığı olarak bilinen bu sıcaklığa da evrende sadece bir kez ulaşıldığı düşünülüyor. Ne zaman peki? Tabi ki büyük patlamada. 

Ancak bu konuyu daha iyi kavramak için, aklımızın alabilmesi için daha önceden de konuştuğumuz gibi mutlak sıfıra doğru yolculuğumuza devam etmemiz gerekiyor. Atomik düzeyde de hareketin sıfırlandığı o “teorik” noktaya… Ve bu mücadelede de bilim insanlarının amansız mücadelesi bizi ...  Devamı

ISININ GÜCÜ! – TERMODİNAMİK

Michael Faraday.

Soğuğu bulmuştu.

Ve bu fikrini “ticarileştirmeyi” düşünseydi tarihin en zengin isimleri arasına ismini yazdırabilirdi.

Ama hiç ama hiç böyle bir hırsı yoktu onun.

Tabi daha sonra başka isimler, girişimciler bu fikirlerden yola çıkarak paraya para demezken bir taraftan da bu muhteşem keşifleri insanlara ulaştıracaklardı.

Fakat. Soğuğun. Yapay soğuğun evimize girmesi için biraz daha zaman vardı. Garip gelebilir belki ama evimizde yiyecekleri soğutabilmek,  dondurucularda kış için erzak stoklayabilmek için başka bir şeyi de iyi anlamamız gerekiyordu. Sıcağı. Sıcağı tam çözmeden de soğuğu çözemeyecektik.

Hikayenin yeni bölümüne hoş geldiniz…

1800’lerin başından itibaren “buhar” tüm dünyayı değiştirmeye ve kelimenin tam anlamıyla bir lokomotif görevi görerek sanayi devrimini son hızla ilerletmeye başlamıştı.

Burada garip bir tesadüf vardı yalnız. ...  Devamı

Herkes Risk Grubunda – Genel Anksiyete Bozukluğu Nedir?

İnsanlık gerçekten çok zor bir dönemden geçiyor. İçindeyken pek anlamıyor insan ancak gerçekten yüzyıllar boyunca hatırlanacak, tarihe geçecek bir dönemin tam ortasındayız şu anda. Dediğim gibi içindeyken en büyük ve en haklı korkumuz elbette fiziksel sağlığımız oluyor. Maske, mesafe, hijyen vs. derken kendimizi mobil bir fanusun içine aldık ya da yapabilenler evinden dışarı adımını bile atmıyor. Çok da haklılar. Fakat bunun bazı sonuçları olacak. Çok ciddi sonuçları. Pandemi sakinleştikten ve etkisini yitirdikten sonra yavaş yavaş fark edeceğimiz, kolay kolay atlatamayacağımız bazı psikolojik sonuçları.

Korku dedik ya. Hastalıktan, virüsten, etrafta kol gezen herhangi gerçek bir tehlikeden korku duymak. Bunun bir de “olası veya hayali bir tehlikeden” korku duyma tarafı var. Burada da anksiyete karşımıza çıkıyor ve işte pandemi sonrasında başa çıkmamız gerekecek ...  Devamı

Soğuğa Hükmetmek: Fizikte Yeni Cephe

Çok ama çok sıcak bir yaz günü. Nefes alınmıyor. O kadar sıcak. Nem de cabası. Dışarıda bir sürü işiniz var. Hallettiniz. Ve kendinizi klimalı evinize attınız. Sonra gittiniz buzdolabından buz gibi bir içecek aldınız. Akşamdan kestiğiniz, dolapta buz gibi olmuş karpuzu da bir güzel yediniz.

Değişik bir mutluluk tarifi bu. Ve bu hissi tarihte milyarlarca insan yaşayamadı. Bunu yaşayabilen çok ayrıcalıklı insanlarız gerçekten. Klima ve buzdolabı. Medeniyeti kökünden değiştiren icatlar. Günlük hayatımızın vazgeçilmezleri.

Peki bu icatların arkasında ne var biliyor musunuz? Bu konforun ardında da, medeniyeti 18. Yüzyıldan itibaren bugünlere getiren, gıda endüstrisini, tüm sanayileri, şehirleşmeyi, yaşamı dramatik bir şekilde etkileyen, yüzyıllar boyunca süregelen fizik çalışmaları var. Daha spesifik anlamda “sıcak ve soğuğa” karşı insanlığın verdiği savaş. Bir ...  Devamı

“İÇİMİZDEKİ SAVAŞ” – ID, EGO ve SÜPEREGO

Ahmet çok da önemli olmayan bir arkadaş toplantısına gitmek için yola çıkıyor. Yani toplantı derken de kahve içip dedikodu yapacaklar. Burada sıkıntı yok. Çok iyi aktivite. Fakat Ahmet trafikte takılıyor. Bir türlü ilerlemiyor trafik. Beş dakika. On dakika derken Ahmet bir bakıyor emniyet şeridi boş. İçinden bir ses “bu insanlar ne kadar ahmak, neden kullanmıyorum ki emniyet şeridini? Ne olacak ki?” diyor ve atıyor kendini emniyet şeridine. Herkesin önüne geçiyor. Ahmet niye böyle yapıyor? Ahmet akılsız mı? Bakacağız.

Ama şimdi Mehmet’e bakalım. Mehmet futbol takımından bir arkadaşı ile antrenman sırasında bir tartışma yaşıyor. İçinden bir tane vurmak geliyor. O anda bunu yapsa çok rahatlayacak. Ama Mehmet’in hayalleri var. Bunu yaparsa takımdan atılacağını ve futbol hayatının bitebileceğini biliyor. Mehmet sinirini kontrol ediyor. Belki de bu sayede ileride iyi bir ...  Devamı

“Aç Ayı Oynamaz” – Enerjinin Korunumu Yasası

Aç ayı oynamaz. Bunun bir fizik yasası olduğunu biliyoruz değil mi? Misal bir saat boyunca yüzebilmek istiyorsanız atıyorum 5 tane muz yemeniz lazım. Yoksa yüzemezsiniz, yakıtınız biter. Yakıta ihtiyacımız var. Bedenimiz yiyecek gibi bir tür enerjiyi hareket gibi başka bir enerjiye dönüştüren bir tür makine. O yüzden ayıların aç olmaması gerekiyor.

Arabalar da öyle. Yani elbette kullandığınız otomobilin modeli ve özelliklerine bağlı olarak az çok 100 kilometrede ne kadar yakıt tükettiğinizi bilirsiniz. Diğer bir deyişle benzin ya da motorin kullanarak siz ve sizinle birlikte belirli bir yükü bir yerden başka bir yere taşıyabilirsiniz. Enerjiyi başka tür bir enerjiye dönüştüren bir makine daha.

Arabalar ve biz. Aslında çok benziyoruz. Aynı fizik yasasına uyan iki makine.

Enerjinin Korunumu yasasına.

En basit haliyle enerjiyi baştan yaratamazsınız veya enerjiyi yok edemezsiniz der ...  Devamı

Gerçek Mutluluk Nedir? – Hedonizm ve Eudaimonia

Gerçek mutluluk. Hangi dinden, kültürden, ülkeden veya sosyal sınıftan olursa olsun, her bir insanın özünde arayışta olduğu gizli formül. Aynı şekilde her bir insan için ayrı bir anlamı olan şey. Mutluluk o nedenle karşılaştığımız en soyut, en sübjektif olgulardan biri.

Ancak. Genel çerçevede baktığımızda aslında insanların bu arayışı, mutluluk arayışı iki şekilde gerçekleşiyor. Ki biz de buradan bakacağız.

Kimi için bunun anlamı “anlıktır”. Yani belirli anlarda yaşanan mutluluk ya da iyi hissetme patlamalarından bahsediyoruz. Budur nihai amaç. Kimi içinse çok daha geniş bir anlamı vardır mutluluğun. Daha uzundur. Kimi zaman bir hedef değil kat ettiği yoldur. Arayışın kendisidir.

İşte burası da hedonik ve ödomanik mutluluğun ayrıldığı yerdir. Hedonik ve ödomanik mutluluk mu? Merak etmeyin. Anlatacağım.

Önce hedonizmden bahsedelim. Milattan önce 4. Yüzyıla ...  Devamı