Belirsizlik Neden Bu Kadar Can Sıkıcı? – Nasıl Başa Çıkabiliriz?

Hadi varsayımsal bir çekiliş yapalım.

Şimdi size içi para dolu iki zarf vereceğim.

İlk zarfta 10 bin lira var ve isterseniz bu parayı kazanabilirsiniz. Ve bu para kazanmanız durumunda hemen, 5 dakika içinde hesabınıza geçecek. 5 dakika sonra 10 bin liranız olabilir. Ama yüzde elli şansınız var.

İkinci zarfta ise 25 bin lira var. Bu parayı kazanma şansınız ise yüzde 70!

Ama bu parayı ben size belirsiz bir tarihte göndereceğim. Ne zaman göndereceğim belli değil…

Seçim sizin…

Hangi zarfı seçerdiniz?

Hadi videoyu durdurup yorumlarda tercihinizi belirtin…

Mantık olarak insan daha fazla para ve daha yüksek kazanma şansının bulunduğu 25 bin liralık zarfı seçer diye düşünüyor. Ama buradaki hemen kazanma ve belirsiz bir tarihte kazanma durumu işleri tamamen değiştiriyor.

Eğer 25 bin liralık zarfı seçtiyseniz belirsizlik sizin için pek sorun değil.

10 bin liram olsun hemen olsun dediyseniz belirsizliğe tahammülünüz pek yok anlamına geliyor.

İşte burada da Belirsizliğe Tahammülünüzün olup olmaması belirleyici oluyor.

İnsanın hayat kalitesini de oldukça etkileyen bir durum bu. Gelecek korkusu, çalışmalarınızın sonuçlarının kesin olmaması, birçoğumuz için ay sonunu getirememe korkusu…

Bunların hepsi geleceğin belirsizliğine karşı gösterdiğimiz tepkilerle ortaya çıkan korkular, endişeler.

Çevremde de çok karşılaştığım bu korkuyla alakalı bir çalışma okudum yakın zamanda ve bu çalışmadan ve belirsizlikle nasıl başa çıkabileceğimizden bahsetmek istiyorum size.

Şimdi kabul edelim. Belirsizliği kimse sevmez. Değil mi?

Ama neden bazı insanlar diğerlerine göre daha iyi başa çıkabiliyor bu durumla? Belirsizlik neden onları delirtmiyor? Parasızlık, gelecek, hastalık, ayrılık gibi korkular karşısında nasıl bu kadar rahat kalabiliyorlar?

Öncelikle. Çalışmaya göre özellikle anksiyete problemi olan insanlar için belirsizlik özellikle çok korkunç olabiliyor. Bu tip insanlar belirsizliği ortadan kaldırmak için her şey için ama her şey için önceden plan yapmaktan ve hazırlanmaktan hoşlanırlar.

Bu anormal bir durum mu peki? Elbette değil. Misal siz de benim gibi dışarıda yemek yediğinizde genellikle aynı mekanda aynı yemeği söyleyenlerdenseniz veya bir düğüne, derneğe gittiğinizde orada tanıdığınız, arkadaşınız olduğunda daha rahat hissediyorsanız ya da öğretmeniniz ya da patronunuzdan performansınız ile ilgili tam olarak ne düşündüğünü sürekli öğrenmek istiyorsanız sizde de bir miktar belirsizliğe karşı toleranslı olmama durumu olabilir.

Bu da çok normal.

Araştırmada yine bu belirsizlik korkusunu alerjiye benzetmişler. Yani misal polen alerjiniz var ve hemen gözleriniz sulanıyor, hapşırıyor, gözleriniz kızarıyordur. ***İşte çok az da olsa bir tür belirsizlikle karşılaşan insanlarda da bu tip bir reaksiyon ortaya çıkıyor, endişeleniyor ve bu durumdan kırtılmak için her şeyi yapmaya başlıyorlar.

Bahsettiğim örnekler genel olarak hepimizde olabilecek örnekler. Ama bunun seviyesi arttıında işte orada problem başlıyor. Bir miktar endişeden bahsetmiyoruz burada. Belirsizliğe hiç tahammülü olmayan insanların tüm hayatı çok yorucu olabiliyor. Stres, endişe ve panik ataklar günlük hayatının bir parçası oluyor.

Ve sizde de böyle bir durum varsa tüm enerjinizi belirsizlikleri ortadan kaldırmaya harcıyor ya da daha kötüsü belirsizliklerden kaçarak yaşamaya çalışıyorsunuz.

Bu tip insanların başlıca özellikleri de şu şekilde sıralanmış.

  • Başkalarından sürekli onay bekleme… En ufak bir kararda dahi arkadaştan, eşten, aileden onay ve destek beklemekten bahsediyoruz burada. Tek başına bir tişört dahi alamamaktan.
  • Sürekli yapılacaklar listesi tutma… Belirsizliği ortadan kaldırmak için yine bazı insanlar neredeyse her gün, bazen günde birkaç kez bu tip listeler hazırlar, bu listeleri günceller.
  • Sürekli tekrar tekrar kontrol etme hastalığı… Örneğin sevgilinize, eşinize, arkadaşınıza sürekli “iyi misin?” diye sormak, veya yazdığınız bir mesajı, epostayı göndermeden önce tekrar tekrar okumak, yazım veya anlatım hatası olup olmadığını kontrol etmek gibi…
  • Asla başkalarından yardım istememek… Belirsizliğe toleransı olmayan insanların çoğu ne kadar yoğun olursa olsun her şeyi kendi yapmak ister… “Mükemmel” yapılacağından emin olmadığı için başkasının o işi yapmasına asla izin vermezler…
  • Erteleme/tamamen yok sayma… Belirsizlik zaten aksiyeteyi arttırdığı için birçok insan bu tip durumlardan, insanlardan, yerlerden kaçmayı, işleri ertelemeyi tercih ediyor. Yani bir şeyi yapmazsan belirsizliği de hissetmezsin, bakmazsan görmezsin gibi…
  • Tabi son olarak odaklanamama… Belirsizlik yaratan durumlardan kaçmak için kendini çok ama çok meşgul tutar bu hisse sahip insanlar. Ama genellikle gereksiz işlerle meşgul olurlar. Durup dururken saatlerce bir çekmeceyi düzenlemeye ayırabilirler misal. Bu da yine kaçınma tepkisi olarak görülebilir…

Bu özelliklerden kaçı var sizde? Hepsi mi? Çoğu mu?

Öyleyse bunun insanın tüm hayatını ne kadar olumsuz hissettirdiğinin farkındasınızdır. Sürekli her şeyin açık ve net olması için uğraşmak hayattan zevk almanızı engeller çünkü. Çünkü sürprizler çok stresli, belirsiz gelir.

Ama işte çoğunlukla her şeyi ertelediğinizde ya da yok saydığınızda hayattaki birçok önemli ve güzel fırsatı da kaçırabiliyorsunuz.

Kaldı ki belirsizlikten tamamen kurtulmanın tek bir yolu var. Geleceği görmek!

Bu özelliği henüz aranızda geliştiren olmadıysa şunu da açık ve net söylemekte fayda var:

Hayattaki belirsizliklerin hepsinden kurtulmak imkansızdır!

Yani kontrol edemeyeceğiniz, değiştiremeyeceğiniz şeyler için endişelenmenin de bir anlamı yoktur.

İyi güzel de bunu değiştirebilir miyiz?

Yani “belirsizliğe karşı daha toleranslı” olmayı öğrenebilir miyiz?

Cevap: Kesinlikle…

Psikologlar bu konuda özellikle Bilişsel Davranış Terapisini önerirler.

Elbette kontrollü bir şekilde bir psikoloğun rehberliğinde ilerlemek her zaman ilk seçenek olmalıdır ama nedir bu Bilişsel Davranış Teorisi biraz ondan bahsedeyim isterseniz.

İsminden de anlaşılacağı üzere bu terapi insanların nasıl düşündüğüne (bilişsel yönüne) ve nasıl davrandığına (davranışsal yönüne) odaklanır. Ve özellikle ele aldığı konu da düşüncelerimizin bir durum karşısında hislerimizi (duygusal ve fiziksel olarak) ve davranışlarımızı nasıl etkilediğidir.

Misal herhangi bir durumda bir yargıya varır ve bu duruma bir anlam yükleriz ancak aynı olaya başka birisinin çok farklı bir anlam verebileceğini unuturuz, bu bizim için kesin yargı haline gelir.

Yani aslında nasıl hissettiğimiz olaya yüklediğimiz anlamla ilişkilidir, olayın kendisi ile alakası olmayabilir.

Ki çoğunlukla yüklediğimiz anlamlar pek de doğru veya gerçekçi olmayabiliyor.

Belirsizlik durumunda ise biliyorsunuz genellikle olumsuz olasılıkları düşündüğümüz için strese giriyoruz, strese girdiğimizde dolayısıyla kötü hissediyor ve çok da mantıklı olmayan davranışlar sergiliyoruz ve bu da başa sarıp olumsuz düşünmemize tekrar katkı yapıyor ve sonuçta lanet olası bir kısır döngü içinde zamanımızı harcıyoruz.

Yani hep olumlu mu düşünelim, hayır, hepimiz zaman zaman kötü hissedebilir, umutsuzluğa kapılabiliriz. Ama bunu sürekli her duruma uygulamaya başladığınızda bu döngü insanı yutuyor.

Hadi bir örnekle daha anlaşılır hale getirmeye çalışalım.

Misal yarın bir iş görüşmeniz var. Belirsizliklerle başa çıkamayan ve olumsuz bir bakış açısına sahip insanın düşünce ve davranış döngüsü aşağı yukarı şu şekildedir:

“İş görüşmesinde kesin saçmalayacağım, ne diyeceğimi unutacağım… Ya sorulan bir sorunun cevabını bilemezsem? Kesin bu iş için yetersiz olduğumu düşünecekler. Cüret edip başvurduğum içinse zamanlarını harcadığım için bana kızacaklar”

Bu düşüncelerle haliyle “çok endişeli” bir ruh haline sahip olur bu kişi.

Fiziksel olarak ağzı kurur, kalp atışı hızlanır, midesi bulanır ve başı ağrımaya başlar.

Sonuçta davranışını nasıl etkiler peki? İş görüşmesini iptal eder!

Peki bu davranış sonucunda nasıl düşünür?

“Daha iş görüşmesine bile gidecek cesaretim yok! Herhalde yetersizim bu iş için. Çok eziğim gerçekten!”

Sonunda “üzgün ve yenilmiş” bir ruh hali baş gösterir.

Vücuda bir yorgunluk çöker, baş ağrısı şiddetlenir.

Sonrasında yeni bir iş aramaya başlamak yerine kafayı vurup yatmayı tercih eder.

Sonunda ise düşündüğü şey şudur…

“Niye uğraşıyorum ki? Kim beni neden işe alsın…”

Daha da uzar gider bu ama siz mevzuyu anladınız…

İşte bu kısır döngüyü kırabilirseniz, özellikle en baştan bu döngüyü bozabilirseniz ne ala…

Ama yapamıyorum diyorsanız mutlaka psikolojik destek almakta fayda var…

Benim naçizane önerilerim ise şunlar…

Belirsizliği tamamen ortadan kaldıramasak da daha iyi başa çıkabilmek için şunları yapabilirsiniz…

Öncelikle sorunları bir masaya yatırın.

Gelecekle ilgili belirsizliğe yol açan şeyler ne onları bir bulun…

Sonrasında bunları ikiye ayırın…

Kontrolümde olanlar – Kontrolümde olmayanlar şeklinde…

Kontrolünüzde olanlara, değiştirebileceklerinize, çözebileceklerinize ilk aşamada odaklanmanız gerekiyor. Örneğin kilo vermek istiyorsanız bunu rahatça kontrolünüzde olan sorunlara yazabilirsiniz.

Bunu değiştirmek için hemen çalışmaya başlayıp çok kısa süre sonra sonuç alabilir ve kafanızdaki sorunlar yığınına katkı yapan bu çözülebilecek sorunu kolayca aradan çıkarabilir ve bir sonraki adıma geçebilirsiniz.

Sıra daha karmaşık ve belirsiz sorunlara geldiğinde ise A, B ve C planları oluşturabilir, olasılıklara göre ne yapacağınızı kabataslak olarak belirleyebilirsiniz. Mümkün olan en çok olasılığa hazırlanabilirsiniz. Çok farklı bir senaryo ortaya çıkarsa da en azından “ben elimden geleni yaptım” diyebilirsiniz bu durumda.

Yani özetle kontrolünüzde olmayan şeyler için endişelenmek, en azından şu anda endişelenmek size hiçbir şey kazandırmayacaktır.

Ama çözebileceğiniz sorunları ilk fırsatta çözmek size müthiş bir bakış açısı kazandıracak ve kendinizi geliştirmek, geleceğe daha net bakabilmek için çok önemli bir fırsat sunacaktır.

Ünlü psikolog Alfred Adler şöyle demiştir:

“Hayattaki en büyük tehlike, çok fazla önlem almış olmaktır”

Bir sonraki videoya kadar…

Kendinize çok iyi bakın…

İyi ki varsınız.

Sevgiler…

Kaynaklar:

Building Your Tolerance for Uncertainty: Act “As If” – Anxiety Canada

Intolerance of Uncertainty – Anxiety Canada

(20) Why Uncertainty Sucks (and how to deal with it) – YouTube

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.