“Herkes kendileriyle ilgili bir şeyleri değiştirmek ister. Ben de altı yaşımdan beri bacaklarımın olmamasını arzu ediyorum. Yanlış vücuda hapsolmuş gibiyim. Bu iki bacaklı halde kendim olamıyorum. Hayatımı devam ettirebilmek için iki bacağımın da gitmesine ihtiyacım var.”
**Bu sözler bir filmden alıntı değil. Ya da bir kurgu romandan.
Bu sözler psikolojik rahatsızlığı olan bir insana ait. Çok ama çok nadir görülen bir psikolojik rahatsızlığa.
Vücut Bütünlüğe İlişkin Kimlik Bozukluğu rahatsızlığına.
Bu rahatsızlığın bilinen diğer isimleri Ampüte Kimlik Bozukluğu ya da Apotemnophilia!
***”Bu bacak bana ait değil!” duyduğunuz zaman anlam veremediğiniz, o insanın o bacağı kestirmek için neler yaptığına şahit olduğunuzda ağzınızın bir karış açık kaldığı bir rahatsızlık. Hala araştırılan, buna neyin sebep olduğu tam olarak bilinemeyen, ama doktorların ikna olması halinde uzvu kestikleri tuhaf bir durum.
***En başta sözlerini aktardığım kadın ayrıca defalarca bacaklarına zarar verip kestirmeye çalışmış, ama başarısız olmuş. Sonunda kangren riski ortaya çıkınca bir doktor tek bacağını kesmiş.
Ameliyat sonrasında da söyledikleri şunlar:
“Ameliyattan sonra kendimi o kadar iyi hissettim ki, kendime güvenim arttı, vücudum istediğim şekline yaklaştı.”
Hikayesini de yine kendi ağzından dinleyelim:
“Kocamla 23 yaşında tanıştım. Şimdi 15 ve 10 yaşında çocuklarımız var. Ona da bacaklarımı istemediğimi anlattım. İki yıl önce bu şekilde daha fazla devam edemeyeceğimi anlayıp bacaklarımdan birinden kurtulmaya kesin karar verdim. Bacağımın kesilebilmesi için donması gerekiyordu. Ben de öyle yaptım. Tarif edilemez bir acı vardı, acının şiddetinden bir kaç defa bayıldım. Fakat yeterince zarar veremediğim için bacağımı kesmediler. Bir kaç ay sonra tekrar denedim. Bu defa saatlerce kuru buzun içinde kaldım. Fakat bacağı öldürmek için gereken 6 saat dolmadan kocamı aradım. Hastanede yine bacağımı kesmeyi reddettiler. Bacağımı kurtarmak için dört hafta boyunca 8 ameliyat yaptılar ve sonunda beni iki bacaklı olarak eve yolladılar.
Bacağım mikrop kaptığı için bakterilerin kanıma karışıp beni öldürme ihtimali vardı, ateşim yükseldi, öleceğimi düşündüm. Sonunda başvurduğum bir başka doktor bacağımı kesmeyi kabul etti. Ameliyattan sonra kendimi o kadar iyi hissettim ki. Kendime güvenim arttı, vücudum istediğim şekline yaklaştı.
İkinci bacağı yok etmek de çok zor ve acılı olacak ama seçtiğim yoldan pişman değilim. Eğer bir şeyden pişmansam bu, bu işi daha önce yapmamış olmaktır.”
Bu bozukluğa sahip bireyler, bedenlerindeki bazı bölümlerin kendilerine ait olmadığını, bütünlükleri dahilinde o bölüme yer olmadığını düşünmektedirler.
İdeal beden algısıyla fiziksel görünümünün tamamen farklı olduğu bir durum. Kişinin vücudunun bir parçasını kendisine ait hissetmemesi.
***Bu rahatsızlıktan muzdarip kişiler ekseriyetle kol ve bacaklarından rahatsızlık duymaktadırlar.
İki farklı durum var, biri örneğin sol bacağından ölesiye nefret ediyor, çirkin buluyor, sürekli gözüne takılıyor. Bir diğeri ise sol bacağını sanki başka birinin vücudundan alınmışçasına kendisine ait hissetmiyor, varlığına katlanamıyor. Onları rahatlatabilecek tek şey o bacaktan kurtulmak.
Son derece ender görülen bir rahatsızlıktır.
***Hastalar vücutlarının kafalarında kendilerine ilişkin imgeyle örtüşmediğine inanır. İstenmeyen uzuvlarının, çirkin olmasa da onları kusurlu ya da engelli yaptığını hisseder.
Çoğu zaman uzuvları gerçekten kesilmiş insanları kıskanma eğilimi gösterirler fakat bu duygudan utanç duyup hissettiklerini açığa vurmazlar.
Doktorlar konu hakkında kararsız; bazıları obsesif kompülsif eğilimi olan, erken çocukluk dönemi travmalarına sahip, yahut ampütelerle kendini aşırı özdeşleştiren insanlarda görüldüğünü ya da ampüte olarak da bir şeyleri başarmış biri olmak isteyen insanların arasından çıktığını iddia ediyor.
***Bazı uzmanlar ise bu rahatsızlığı, beden algısı bozukluğuna bağlıyor.
Örneğin vücudunda bir yerini, mesela burnunu beğenmeyen insanlar, sürekli ve takıntılı halde bunu düşünüyor. ***Günlük hayatında ya sürekli burnunu saklamaya çalışıyor ya da nihayetinde estetik operasyonla düzelttiriyor. A***ynı şekilde, aşırı zayıf olmasına karşın aşırı şişman hissedenlere bakıldığında, anoreksi de bu rahatsızlılığın psikolojik sorunlarıyla benzeşiyor.
***Psikologlar ve nörologlar arasında yaygın bir görüş de, beynindeki bağlantıların sorunlu olmasından kaynaklandığı görüşü.
Yani vücuda ait olmadığı düşünülen organın beyinde sahip olması gereken sinirsel bir karşılığının gerçekten olmadığı düşünülmekte. ***Yabancı olarak görülen organ uyarıldığında beyinde gerçekleşmesi gereken bir aktivite görülmemektedir. ***Çünkü, beyindeki bağlantıların oluşması çok küçük yaşta gerçekleşen bir şey ve bu duruma sahip insanların büyük çoğunluğu, bu arzunun çocukluklarına dayandığını söylüyor.
İlk ortaya çıktığı 90’lı yıllarda, “apotemnofiliyle” (bir insanın bir uzvu olmadığı düşüncesiyle tahrik olması) ilintileniyordu.
Ancak artık bu bozukluğun arka planında cinsel bir motivasyon olmadığı biliniyor.
İlk bakışta bu kişilerin akli dengelerinin yerinde olmadığını düşünebilirsiniz, ama yanılıyorsunuz .
Sanılanın aksine pek çoğu gayet aklı başında kimselerdir. Başarılı bir yaşamları, aileleri, işleri güçleri vardır.
Çocukluğundan beri bir bacağından kurtulmak isteyen bir adam gitmedik psikolog, psikiyatr bırakmamıştır.
***İyileştin artık diye evine yollandığında kendini bacağından vurarak o bacağı kestirmiştir. Mutlu bir gençlik, başarılı bir evlilik ve iş hayatı, çocuklar, torunlar derken gayet normal bir hayat sürmüş olan adamın çocukluğunda en yakın arkadaşının ampüte bir çocuk olduğu ortaya çıkmıştır.
Bu hastalar organlarının neresinden itibaren yabancı olarak gördüklerine dair kesin bir çizgi çekebilirler.
Bazen bu kısımlarından kurtulmak için buzda dondurup ölmesini sağlamak, bilerek bir arabanın önüne atlamak ve hatta tren raylarına yatmak gibi kulağa inanılmaz gelebilecek çözümlere başvurabilirler.
Bilim insanlarına göre; kediye-aslana-kaplana vs. benzemeye çalışanlar, vücutlarının her yerine dövme yaptıranlar, dişlerini rendeletip dillerini ikiye üçe böldürenler, her yerlerine piercing yaptırarak kendilerini değiştirenler de bu hastalığın oldukça yakınlarında dolaşmaktadır.
Çünkü, doğuştan gelen ve normal yollarla kazanılan-sahip olunan vücudun kişiye verdiği rahatsızlık ve bu rahatsızlığın dayanılmaz bir hal alması sonucunda nihayet bir yeri kurban etmek, o da olmadı dövmelerle deriyi değiştirmek ya da piercinglerle tanınmaz hale gelmek amaçlanmaktadır.
Son olarak “Vice News” takma ismiyle konuşan John’a kulak verelim…
“Sol bacağımın dizinden aşağısı beni hep rahatsız ediyordu. Çocukken bile hep ampüte taklidi yapıyordum. Bu rahatsızlığı tam olarak tarif etmek zor ama attığım her adım tuhaf geliyordu.”
15 yaşındayken bir plan yapıyor: Gidip bir tren rayına yatmak ve trenin geçmesini beklemek. Bacağı koptuktan sonra da bisikletten düştüğü yalanını söylemek. Bu planı gerçekleşmiyor ama yaklaşık 10 yıl sonra bacağını aldırmayı başarıyor. Ancak bunu hangi yöntemle yaptırdığını açıklamıyor. Şu an hayatından son derece memnun.
“Vücudumun geri kalanı bana ait ve bende kalsın istiyorum. Zaman zaman bacağımı özlüyorum ama bacağım varken duyduğum rahatsızlığı hatırlar hatırlamaz, geçiyor. Anlatmamın tek amacı, benim gibi insanların toplumca kabul edilmesi. Böylelikle yardım isteyebilecekler ve bu kadar ileriye de gitmeyecekler.”
Bu tip rahatsızlıklardan bir seri yapalım mı? Ne dersiniz? Fikirlerinizi yorumlarda belirtmeyi unutmayın. Yeri gelmişken bildirim zilini de açın ki haftaya yeni video geldiğinde ilk sizin haberiniz olsun!
Bir sonraki videoya kadar kendinize çok iyi bakın!
Bilimle kalın!
Kaynaklar:
https://onedio.com/haber/bir-garip-psikolojik-rahatsizlik-vucut-butunlugune-iliskin-kimlik-bozuklugu-502107
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC3326051/