Oynamaya doyamadığım bir oyun var. Detroit: Become Human… Hem teknik altyapısı, hem geleceğin “olası” teknolojilerinin “olası” sonuçlarını inanılmaz etkileyici bir hikaye ile birleştirmesi, hem de yarattığı evren ile gerçekten bir başyapıt.
Oynamayanlar için basitçe anlatmak gerekirse bu oyun kurgusal bir yakın gelecek evrenini bize anlatan bir oyun. Bu evrende insanların yaptığı basit işleri artık androidler yapıyor. Ağır işler, hizmet sektörü ve daha birçok alanda. Ama tabi tahmin edeceğiniz üzere işler karışıyor. İnsanlar işsizlik nedeniyle androidlerden nefret etmeye başlıyor. Ciddi bir ayrımcılık ve şiddet patlaması. Ardından da androidler “siz hayırdır”, biz de varız deyip isyan bayrağını çekiyorlar.
Bu mücadele içinde siz de büyük etik ikilemler içinde yolunu bulmaya çalışan bir karaktersiniz.
Yaptığınız seçimlere dayanan 40 civarı farklı sonu bulunan bu oyunu tekrar oynamayı düşündüğüm bugünlerde, bir haber patlak verdi.
Duydum ki, bu “kurgusal yakın gelecek” aslında o kadar da uzakta değil. Birkaç sene içinde bu “botlardan” evlerimizde görmeye başlayabiliriz.
Bu konuyu hiç duymamış birine sorsak ve bu tip bir fikrin arkasında sizce kim vardır desek herhalde ezici bir çoğunluk zaten aynı cevabı verecektir.
Evet. Bizim “çılgın” elon musk yine bir şeyler deniyor… TESLA BOT Geliyor. Ama ne yapmaya geliyor? Gelin bakalım.
Öncelikle. Duyar duymaz aklıma Detroit: Become Human gelmesinin bir sebebi var. Bu oyunun yönetmeni (evet. Yönetmeni. Film gibi bir deneyim zira) David Cage hikayeyi oluştururken bu tip ütopik ya da distopik olduğu tartışılabilecek bir evreni tanıdığımız bir ismin çalışmasına dayandırıyor. Ray Kurzweil ve onun ünlü kitabı The Singularity is Real…
Temel aldığı nokta ise şu soruydu: “Gelecekte bir gün. Makineler insandan daha zeki olduğunda ne olacak…”
Bu sürekli tartışılan bir mevzu ancak birçoğumuz bunu “kurgudan” çıkarmaya pek niyetli değildik. Çok çok uzun bir gelecek gibi geliyordu bize. Daha çok bilim-kurgu filmi izleriz diye…
Çünkü daha ortada insana benzeyen bir “robot” bile çok fazla yoktu.
Boston Dynamics çok da bizim hayalimizdeki “androidlere” benzemese de yakın bir tasarımı geliştiriyor çok uzun süredir. Fakat Boston Dynamics’in de odak noktası askeri ve sanayi çalışmalar olduğu için yine bize çok yakın değildi.
Evimizde “oradan bana bir su getir” diyebileceğimiz makineler değildi bunlar.
Ama şimdi işte geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen Tesla Yapay Zeka günleri isimli etkinlik kapsamında Elon Musk sahneye çıktı ve “TESLA BOT’u” dünyaya duyurdu.
Honda’nın Asimo’su da vardı tabi onu da es geçmemek lazım. Ama neden bu haber dünyayı bu kadar heyecanlandırdı. Neden şimdi bu insansı robotlar gerçek bir olasılık gibi görünüyor?
Kimine göre “Tesla’dan bahsediyoruz. Ve Elon Musk’dan. Elon Musk dediyse yapar.” Gibi bir yaklaşım var.
Fakat işin özü elbette çok başka.
Şimdi bu insansı robotları daha da ciddi bir şekilde olasılık olarak görebiliriz. Zira gerçekten Tesla’dan bahsediyoruz. Ama sırf marka imajı söz konusu değil burada.
Burada yine yeni dünyanın yeni para birimi “data” devreye giriyor. Veri. Dünyanın en pahalı hazinesi.
Ve Elon Musk’ın elinde de bu hazineden oldukça fazla var. Uzun süredir biriktiriyor çünkü. Yollardaki Tesla Elektrikli Araçları sayesinde. Yıllardır dünyanın farklı bölgelerini üzerindeki sayısız kamera ve sensörle gezen bu araçlar o nedenle içindekileri markete götürmekten çok daha önemli bir iş yapıyordu.
Çevreyi tanıyordu. Bir bebek, bir çocuk gibi. Dev bir ağa bağlı milyonlarca koldan oluşan dev bir çocuk. Ve bu çocuğun elinde artık bayağı, bayağı bilgi var.
Peki bu bilgiler öylece duracak mı? Sadece sizi arkadaşlarınızla buluşmaya götürmeye mi yarayacak? Bu hazineyi boşa harcamak olurdu bu.
Fakat bu verileri düzgün kullanabilmek için de bir altyapıya ihtiyacınız var. Bu da yine bu etkinlikte tanıtılan Dojo isimli yeni yapay zeka platformu.
İlk olarak araçlar üzerinde denenen bu yapay zeka platformu ilk versiyonlara göre inanılmaz bir algı kapasitesine sahip.
İlk başlarda üzerindeki sensörler ve kameralarla çevreyi algılama konusunda kullandığı teknolojiler Tesla araçlarının özellikle otonom yani sürücüsü seyahati konusunda belirli sınırlar içinde hareket etmesini gerektiriyordu.
Yani yeterince güvenilir değildi. Çünkü bir insanda da olduğu gibi bakmak ve görmek ve gerçekten görmek ve gördüklerini yorumlamak arasında büyük bir fark var. Çevresinde gördüğü cisimleri ayırt etme konusunda sorun yaşıyordu diyebiliriz.
Şu anda Tesla kendi geliştirdiği algoritması ve çok daha önemlisi kendi bünyelerinde geliştirdikleri çip ile bu konuda çağ atlamış durumdalar. Birkaç katmandan oluşan veri işleme ve modelleme algoritmaları sayesinde artık dış dünyanın, nasıl söyleyelim 3 boyutlu bir haritasını çıkarabiliyor. Nokta nokta. Yani o kadar hassas bir algoritmadan bahsediyoruz ki burada yoldaki ufak çukurlar bile artık Tesla’nın gözünden kaçmıyor.
En güzeli aynı bölgeden geçen farklı araçlardan gelen verilerle karşılaştırılarak bu harita, bu 3 boyutlu dünya çok daha geliştirilerek mükemmelleşiyor.
Yani elbette tüm dünyadan bahsetmiyoruz ama çok geçmeden çok önemli merkezlerin, yaşam alanlarının kusursuz bir haritası, veri bankası olacak elinde Tesla’nın…
En önemlisi de geliştirdikleri çip demiştik.
İşte bu çip, tüm bu işlemleri tek bir merkezden yürüten, müthiş bir işlem gücüne sahip bir bilgisayar aslında.
Ve aslında şu anda tek yapmanız gereken bu çipe, bu verilere bir beden giydirmek. Elinizde insansı bir robot için her şey hazır.
Elon Musk da zaten konuşmasına Tesla araçlarını bir nevi robot olarak tanımlayarak başlamıştı. Ve konuşmasına da şöyle devam ediyor:
“Tesla Bot. Arkadaş canlısı bir insansı robot olmasını amaçlıyoruz. Bununla asıl amacımız da insanlar için tasarlanmış bir dünyada insanlar için tehlikeli, tekrar eden ve sıkıcı işleri yapmasını sağlamak”.
-Tahmin edeceğiniz nedenlerle Optimus adını verdiği bu insansı robotun 1.72 boyunda ve 56 kilo olması planlanıyor. Maksimum 8 km/s hızda koşabilecek bu robotta arabalardaki ile benzer sensör ve kamera grubu bulunacak ve az önce bahsettiğimiz yığınla teknolojiyi paylaşacak.
Bu robotun tasarımında da bir efsaneyle çalışacağını da öğrendik bu arada. Robotların Da Vinci’si olarak tanınan Dennis Hong. Bir makine mühendisi ve robotist. Hayatını Humanoidler yani insansı robotlar tasarlamaya adamış Hong ile birlikte çalışan Elon Musk’ın bayağı ciddi olduğunu söyleyebiliriz.
Elbette zamanını bilemeyiz ancak önümüzdeki yıl içinde bir prototip çıkarmayı planladığını da söyledi bu arada.
Herkesin aklındaki korkuyu da gidermek adına bizim Tesla Bot’tan daha hızlı koşabileceğimizi ve onu gerekirse alt edebileceğimizi de…
Ve robotun temel amacını da “bana marketten bir içecek alıp gelirmisin” tarzı günlük işler olarak açıkladı.
-Ve konuşmasını bitirirken insansı robotlarla dolu bir gelecekle ilgili en önemli sorunlardan birine kendisi de değindi.
Bu robotlar bizim işlerimizi aldığında biz ne yapacağız? İşsiz kalan insanlara çözümümüz ne?
İşte burada “evrensel minimum gelir” ya da “evrensel asgari ücret” olarak bilinen ve bu konu her açıldığında mutlaka tartışılan konuyu tekrar gündeme getirdi. Yani işsiz kalanların hayatlarını idame edebilmeleri için gereken ücretin kendilerine ödenmesinden. Bunu artık konuşmamız gerekiyor Musk’a göre.
Fakat işin bir de diğer tarafı var.
Daha “kurgusal” olsa da itiraf edelim konuşmayı çok sevdiğimiz bir tarafı.
Kıyamet senaryoları…
Evet. Bize çay koyan bir androidin bir anda kendine gelip “kalk çayını kendin koy, biz arkadaşlarla dünyayı ele geçireceğiz” diyerek çıkıp gitmesi durumunda mesela. Ne yapacağız? Evet. Yapay zekanın o seviyeye gelmesi, bir insanın bilincine ulaşması kimine göre mümkün değil.
Fakat hala insan müdahelesi olmadan çalışamayan bu makinelerin dayandığı “neural network” yani “sinir ağları” olarak bilinen olgu insan beynini ve çalışma sistemini oldukça andırıyor. Daha önce birkaç videomuzda da bu sistem ile makineler bizim görmediğimiz bağlantıları görmeye başladılar bile.
Yani. Evet. Fişini çekebiliriz belki ama… Ama. Ya çok geç olursa…
Ya da…
Başta Detroit Become Human örneğini verme sebebime gelirsek. Bir gün bu androidler kendi benliğini oluşturduğunda… Gayet de barışçıl bir dille “bizim de haklarımız” olsun, birlikte, eşit şartlarda yaşayalım dediğinde… Ne yapmamız gerekir?
Tabi oraya daha çok olduğunu tekrar söylemek gerekiyor.
Önce Tesla Bot ve muadillerini evlerimizde görmeye başlayalım bakalım.
Bunun olacağından emin bu arada Elon Musk. Biz yapmazsak başkası yapacak bunu diyor. O yüzden biz yapalım ve güvenilir olduğundan emin olalım diyor.
Daha sonra başkalarının da bunu yapacağının sinyalini de veriyor tabi. Onların güvenilir olacağını nasıl sağlayacağımıza dair bir şey söylemeden.
Yani yığınla soru ve ihtimal var burada…
Son bir ihtimal de mesela “hacklenme” olasılığı. Evet belki bilinçli olması uzun sürecek, belki hiç olmayacaklar ancak kötü niyetli birilerinin müdahalesine açık bir insansı robotu evinizde ister miydiniz?
Net soralım. Bu “botlar” bugün satın alınabilir olsa. Ve alacak imkanınız da olsa. Evinize alır mıydınız?
Peki yarın “bu botunuz” bir sabah birden bilinç kazandığında… Tepkiniz ne olurdu?
Ve az önce konuştuğumuz ihtimallere sizin çözümleriniz neler. Gelin bu çok tartışmalı konuyu birlikte tartışalım yorumlarda.
Hatta bir de açık kapı bırakalım.
Evrensel asgari ücret, az önce bahsettiğimiz etik sorunlarla ilgilenen Asimov’un 3 Robot Yasası ve olası Robot Hakları Beyannamesinden farklı videolarda bahsedelim diyorum. Ne dersiniz?
Ve her zaman olduğu gibi.
Tekrar görüşene dek.
İyi ki varsınız.
Sevgiler…
Kaynaklar:
https://www.cnet.com/news/elon-musk-unveils-tesla-bot-a-humanoid-robot-utilizing-vehicle-ai/