Bayağıdır beklenen videoyu sonunda hazırlayabildim.
Ülkece herkesin birbirine sorduğu soru…
“Hocam şu İngilizceyi napcaz?”
Bu soruyu soranların büyük kısmı da okul hayatı boyunca – kimi 10 yıl kimi 15 yıl – İngilizce dersi almış insanlar. 15 YIL! Bu kadar uzun süre bir dersi alıyoruz, yıllarımızı harcıyoruz ama sonuç. Sıfır…
Burada suçun sistemin kendisinde olduğunu söylemekte sıkıntı yok sanırım.
Yakın zamanda değişecek gibi de değil… O nedenle kendi yolumuzu bulmaya çalışıyoruz. Bundan normal bir şey de yok. Ki zaten birazdan anlatacaklarımdan da çıkacak sonuç bu. Her şey sizde bitiyor.
Başlamadan önce 10 yıldır bu işin içinde olduğumu belirteyim. 10 yılı aşkın süredir üniversite düzeyinde İngilizce dersleri veriyorum. O nedenle bahsedeceklerim tamamen gözlemlerime dayanan çıkarımlar, öneriler…
Ama uyarımı da yapayım. Size “15 günde İngilizce”, “uyurken İngilizce”, “hiç çalışmadan İngilizce” gibi yalanlar anlatamayacağım. Bir sihirli değnek sunamayacağım. Keşke olsa. Ama yok. Ama ben daha garanti bir yoldan, kesin bir çözümden bahsedeceğim. İngilizce öğrenmek için ihtiyacımız olan bakış açısından.
Şimdi…
Kendi deneyimimden ve genel istekten yola çıkarak İngilizce üzerinden gideceğim ama bu önerileri tüm diller için geçerli sayabilirsiniz. Zira dil öğrenimi evrenseldir ve bu konuda başarılı olan herkesin izlediği yol da budur.
Eğer İngilizce öğrenmek istiyorsanız zaten bir sıfır öndesiniz. Dünyanın en yaygın dillerinden birinden bahsediyoruz. Ulaşabileceğiniz kaynaklar kelimenin tam anlamıyla sınırsız. Online materyaller, kurslar, eğitimler… Ne ararsanız. Ücretli veya ücretsiz. Elinizin altında. Çok ama çok şanslısınız.
Ama nereden başlayacağız? Nasıl öğreneceğiz? Nasıl en hızlı şekilde öğreneceğiz?
Her şeyden ama her şeyden önce kendinize sormanız gereken bir soru var…
NEDEN?
İngilizceyi öğrenmek için o ÇOK ÖNEMLİ NEDEN’İN ne?
NEDEN ÖĞRENMEK İSTİYORSUN? NEDEN ÖĞRENMEN GEREKİYOR?
Garip gelmiş olabilir. Genelde “ne” öğrenmeniz veya “nasıl” öğrenmeniz gerektiği ile başlanır. Hangi konuları hangi yöntemle öğrenmeniz gerektiğinden bahseder herkes.
Hayır.
Önce sizi yarıyolda bırakmayacak nedeninizi bulmalısınız.
Şu anda bir kağıt kalem alın elinize veya bilgisayarda bir Word dosyası ya da telefonunuzda not alma uygulamasını açın. Bu video boyunca bazı notlar alacağız, kaybetmeyin bu notu.
Şimdi kocaman puntolarla o NEDENinizi yazın…
Öyle genel geçer nedenler de olmasın. Ya da herkes söylediği için sizin de kabul ettiğiniz bir neden olmasın. Size özel. Sadece size ait bir neden. Bu çok basit bir şey de olabilir. “Lord of the Rings’i orijinal dilinde okumak istiyorum” bile bir neden olabilir eğer gerçekten güçlüyse sizin için.
Bu konunun üzerinde bu kadar duruyorum çünkü bu adımı sağlıklı şekilde çözemezsek anlatacaklarımın hiçbir anlamı yok. Çünkü İngilizce öğrenmek hem çok kolay hem de çok zor. Çünkü çok uzun bir süreç bu. Bir yolculuk. Nereye varacağınızı bilmeden çıktığınız bir yolculuktan da vaz geçersiniz. İnsan doğası böyledir.
Hayır bir nedeniniz, bir amacınız yoksa, bulamıyorsanız, bundan sonrasını izlemenize gerek yok… Ciddiyim…
Ama eğer bulduysanız o motivasyonu. Hayırlı olsun. İşin yarısını halletiniz. ***Bundan sonra sıkıldığınızda, vazgeçmek istediğinizde dönüp dönüp o kağıda yazdığınız nedene bakabilirsiniz. O size yetecektir…
Daha sonra İngilizce ile tam olarak NE yapmak istediğinizi ve bunu NE ZAMAN yapmak istediğinizi bulun…
Kendi deneyimimden örnek verirsem İngilizce dışında birçok dile merak sardım ve bir gazla başladım ama ne oldu? Yarıda bıraktım. Hem nedenim yoktu hem de ne yapacağımı bilmiyordum çünkü. ***Bir süre de belirlemedim kendime. O yüzden bıraktım. Ve bundan hiç de pişman değilim… Ne yapacağımı bilmediğim bir şey ile neden zaman kaybedeyim ki?
Ama siz buraya kadar izlediğinize göre bir şey yapmak istiyorsunuz. Ne o? Ve ne kadar zamanınız var?
Az önce NEDENinizi yazdığınız kağıt var ya? Tekrar dönelim o kağıda ve şimdi de NE ve NE ZAMAN sorularının cevaplarını yazalım…
Şimdi çoğumuzun belli bir süresi var İngilizceyi öğrenmek için. O yüzden çok net ve anlaşılır hedefler düşünelim.
İsterseniz size birkaç iyi ve kötü örnek vereyim yol gösterici olması için…
Mesela
İngilizce konuşmak istiyorum
Başka bir ülkede üniversite okumak istiyorum
İngilizce bilen bir sevgili yapmak istiyorum
Gibi nedenler çok da mantıklı hedefler değil. Çünkü net değiller.
Ama
8 ay içinde yabancı gazete ve dergilerdeki makaleleri okuyup anlamak istiyorum.
6 ay içinde IELTS sınavından en az 6.0 alarak yurtdışındaki X üniversitesindeki değişim programına başvurmak istiyorum.
3 ay içinde İngilizce konuşanlarla sosyal ortamlarda spor, müzik, film, seyahat veya yemek gibi günlük konularda sohbet edebilmek istiyorum.
Gibi hedefler daha anlaşılır, net ve en önemlisi bir zaman çizelgesi olan hedefler. Çünkü bir zaman limitiniz varsa gidişatınızı kontrol edebilir, kendinizi değerlendirebilirsiniz ve hedefinize ulaşmak için ne tür değişiklikler yapmanız gerektiğini belirleyebilirsiniz.
“İngilizce öğrenmek istiyorum” geçerli bir neden değil çünkü “öğrenmekten” kastınız ne onu anlatmıyor bu cümle. Şöyle bir şey olsa daha net olur misal, “Kapalıçarşıda halı satmak için İngilizce bilenlerle pazarlık yapacak kadar İngilizce öğrenmek istiyorum”. Bu çok daha ulaşılabilir ve mantıklı bir hedef olacaktır. O nedenle bu aşama da çok önemli…
Devam etmeden önce hedefinizi açık şekilde yazdığınızdan emin olun!
Gelelim şimdi kaynaklara. Dediğim gibi sayısız kaynak var erişebileceğiniz. Size blogda bazı kaynaklar sunacağım ama sınırınız yok. İstediğiniz kaynağı kullanabilirsiniz. Ama burada asıl önemli olan nokta seviyenizin farkında olmak ve biraz da kendinizi zorlamak.
Misal henüz elementary veya preintermediate seviyesindeyseniz New York Times makalelerini okumaya, anlamaya çalışmayın. Şevkinizi kıracaktır. Misal VOA Special English News sitesinde seviyelere göre hızı ve zorluğu ayarlanmış makaleler var. Bunları dinleyebilir, okuyabilirsiniz.
Buna benzer seviyelere göre ayarlanmış bir sürü kaynak bulabilirsiniz. Diğer taraftan kaynakların çok kolay olmamasına da dikkat edin. Kendinizi zorlamanız, meydan okumanız gerekiyor. Her kelimesini anladığınız bir makale size bir şey katmayacaktır.
Yani burada kıstasımız okuduğunuz ya da dinlediğiniz şeyin ana fikrini, temel noktalarını kolaylıkla anlayabileceğiniz ancak detayları anlamak adına bazı kelimeler için sözlüğe başvurmanızı gerektirecek kaynaklar bulmaktır.
Burada seviyeniz belirleyici olacaktır.
Bu arada seviyenizden emin değilseniz online olarak bazı seviye belirleme sınavları mevcut. Bir iki örneğini yine siteye eklerim.
Kaynaklardan devam etmek gerekirse az önce yazdığınız nedenler ve hedeflerinize uygun olmasına da dikkat etmek lazım. Yani misal hedefiniz İngilizce konuşanlarla film tartışmaksa İngilizce filmler izlemek faydalı olacaktır. ***Ama yurtdışında okumak için bir İngilizce sınavını geçmeniz gerekiyorsa bu durumda özel ders ya da kurs alternatifleri değerlendirilmelidir. Yok amacınız sosyal ortamlarda havadan sudan konuşmaksa sürekli pratik yapabileceğiniz ortamlara kendinizi maruz bırakın. İngilizce bilenleri yakalayın ve rahat bırakmayın.
İşte bu yüzden geçerli ve net bir hedef çok önemli. 3 ay sonra, seneye nerede olmak istediğinizi bilmiyorsanız nereden başlayacağınızı bilmeniz mümkün değil.
Şimdi işin teknik kısmına gelirsek. Burada en önemli nokta şu.
KELİME ÖĞRENİN! Ama öyle böyle değil. Bayağı bayağı kelime öğrenin.
Gramer veya aksan konusuna bazen gereğinden fazla takılıyoruz. Önemsiz demiyorum ama dili bir puzzle gibi düşünürsek kelimeler bu puzzle’ın parçalarıdır. Neyi nereye koymanız gerektiğini bilmeden önce parçalara ihtiyacınız var.
Kelimeyi nasıl öğreniriz konusu ise çok özel bir konu. Herkesin bir tekniği var kendine göre. Ben misal yanımda ufak bir sözlük taşır ve aklıma gelen ve merak ettiğim kelimelere hemen bakar ve her akşam bu kelimeleri “kelime defterime” not ederdim. Flash card kullanabilir, uygulamaları kullanabilirsiniz. Nasıl öğrendiğinizi siz benden daha iyi biliyorsunuz sonuçta. Ama yine deneyimlerimden yola çıkarsam en işe yarar yöntem çok iyi organize edilmiş bir “kelime defteri” tutmaktır. Kendi el emeğinizle ortaya çıkardığınız bilgiler bütününü emin olun beyniniz de unutmak istemeyecektir.
Bir de aksan konusu var. “Ya aksanım var, nasıl düzeltirim” konusu bana kalırsa hiç önemli değil. Dünyada İngilizce konuşanların büyük bir kısmı ikinci dil olarak konuşuyor ve çoğunun da aksanı var ve bundan normal bir şey de yok. Bunu silmeniz çok mümkün değil, kaldı ki önemli de değil… Varsın aksanlı konuşalım. Fikirlerimizi doğru ifade ettiğimiz sürece bunun bir önemi olmayacak emin olun.
Gramer konusu da aynı şekilde. Hedefinize de bağlı olarak eğer konuşmaktan bahsediyorsak gramer hatası yapmanız çok ama çok doğal. Ki ana dili İngilizce olanlar, benim gibi 15 yıldır bu dili öğrenenler, konuşanlar da gayet hata yapıyor. Yapmanız da gerekiyor bu arada. Birazdan bahsedeceğim ondan da…
Şimdi gelelim başka çok önemli bir adıma.
KONUŞUN!
Konuşun arkadaşlar. Her fırsatta, İngilizce kırıntısı bulduğunuz her ortamda konuşun, konuşmaya çalışın… Ne kadar listening, reading veya writing yaparsanız yapın. Çok da iyi olabilirsiniz bu 3 beceride. Ama speaking sadece konuşarak, pratik yaparak gelişecek. Başka yolu yok!
“Abi Türkiye’de yaşıyoruz nerden bulacağız” da artık bir bahane değil. Teknoloji, globalleşme, internet filan bahsetmeyeceğim bile artık. Sayısız platform var ama ben bir iki tane örnek olarak bırakayım buraya.
Yani bir kere Skype vb. görüntülü konuşma imkanları varken zaten tek sıkıntı kiminle konuşacağını bulmak. Yine burada avlanmaya çıkmanız gerekiyor, sosyal medya, forumlar vs. nerede bulursanız. Ya da italki gibi imkanlar da var. Italki yine hem ücretli özel ders alabileceğiniz bir yer hem de bir tür “dil öğrenmek isteyenler için sosyal medya” gibi bir altyapısı olan bir yer. Pratik yapmak isteyenlere katılıp birbirinizi bulabiliyorsunuz. Yanlış anlaşılmasın, herhangi bir sponsorluk anlaşmam filan yok emin olun. Sadece bir örnek. Bunun gibi yine bir sürü örnek var. Ya da misal English Club ESL Forums veya ESL Cafe gibi forumlarda pratik yapmak isteyecek birçok kişi bulabilir. Anlaşarak haftanın belli günlerinde pratik yapmak üzere sözleşebilirsiniz.
Ne yaparsanız yapın. KONUŞUN!
Belki de en zor kısma geldik.
HER GÜN AMA HER GÜN PRATİK YAPIN!
Yani 10 dk 15 dk demeyin. Her gün bir şey okumaya, dinlemeye, öğrenmeye çalışın. İlk zamanlarda zor gelecektir ama bir süre sonra bu alışkanlık haline gelecektir. Her gün çalıştığınızda gelişimin de çok hızlı olduğunu görecek ve bu gelişim sizi daha da motive edecektir. Sadece başlarda biraz kasmanız gerekecek. Ama gerisi kendisi gelecektir. Şöyle ki haftada bir-iki defa çalışırım derseniz ayda birkaç kez de geriye dönüp unuttuğunuz şeyleri tekrar etmeye ayırmanız gerekecek maalesef. Çünkü genel kanı doğru maalesef. Dilde öğrendikleriniz çok kolay unutulabiliyor.
Kaldı ki bunu bir alışkanlık haline getirirseniz arada bir iki gün çalışmamak da çok sorun olmayacaktır. Kendinize uygun bir program oluşturacaksınız mutlaka. Sizi sizden daha iyi kimse tanıyamaz zira.
Bu arada ideal olan her gün tüm becerilerden yani reading, listening, writing ve speaking becerilerinin hepsinden az da olsa bir şeyler yapmaktır. Ama çok zamanınız yoksa en azından dinleme ve konuşma pratiği yapmalısınız…
En önemli konuyu ise sona bıraktım.
HATA YAPIN!
Hata yapmaktan korkmayın. Şimdi bana sorsanız “hocam her şeyi bir kenara bırak, en hızlı nasıl öğreniriz bu İngilizceyi?” diye sorsanız size söyleyeceğim tek şey budur.
HATA YAPARAK!
Şimdi sistemdeki sıkıntılardan bahsederken aslında temelde yatan en büyük sıkıntı budur. Hatayı ayıplamak. Hata yapanı cezalandırmak. Hataya gülmek… Evet. Daha saçma bir şey olabilir mi? Hataya gülmek…
Yani bu sistemden gelince insana zor gelebiliyor. Hata yapmaktan inanılmaz korkuyoruz. Ama söz konusu dil öğrenmekse hatalardan öcü gibi korktuğunuz sürece akıcı şekilde konuşmanız, yazmanız, düşünmeniz mümkün değil. Ne kadar hata yaparsanız, hatanızı o kadar erken fark eder, o kadar erken düzeltir ve o kadar hızlı öğrenirsiniz…
Yaptığım hata yüzünden o dili konuşanların karşısında rezil olurum diye düşünüyorsanız şunu aklınızdan çıkarmayın. Ana dili İngilizce olan biri çoğunlukla başka bir dil öğrenmiyor, ihtiyaç duymuyor. Siz ana dilinizin üstüne sonradan öğrendiğiniz yabancı bir dille iletişim kuruyorsunuz. Bu hem çok gurur duyulacak bir şey hem de hataların olması çok ama çok normal. Gerçekten saygı duyulacak bir şeydir çat pat da olsa sonradan öğrendiğiniz bir dille iletişim kurabilmek. O nedenle kendinizi tebrik etmeyi de unutmayın. Deneyin ve görün sadece.
Deneyin derken. Bahsettiğimiz her şeyde akıldan çıkarılmaması gereken en değerli şey ise vazgeçmemek. Asla ama asla vazgeçmemek. Gerçekten ister ve vazgeçmezseniz size garanti veriyorum. Sonunda öğreneceksiniz. Çünkü kanıtlanmış bir şeyden bahsediyorum. Gördüklerimden. Kendi deneyimimden yola çıkarak söylüyorum.
Ne kadar çok pratik yaparsan, ne kadar çok hata yaparsan ve ne kadar çok konuşursan İngilizce’yi o kadar çabuk ve iyi öğrenirsin.
Hazır mıyız?
Çünkü bugünden tezi yok başlıyoruz. Öyle ertelemek yok. Bugünden itibaren bu işi çözüyoruz. Var mısınız?
Başta nedenlerimizi ve hedeflerimizi yazdığımız kağıt veya dosya duruyor değil mi?
Şimdi sizden onu temize çekip bir çıktısını alıp görünür bir yere asmanızı istiyorum.
Konuştuklarımızın da özetini yaparak belki yeni notlar da alırsınız o kağıda.
NEDEN öğrenmek istediğimizi biliyorsak.
Tam olarak NE yapmak istediğimizi ve bunu NE ZAMAN yapmak istediğimizi biliyorsak.
Çok ama çok fazla KELİME öğrenirsek.
Her fırsatta KONUŞURSAK.
Her gün ama her gün PRATİK yaparsak.
Ve en önemlisi HATA YAPMAKTAN KORKMAZSAK…
Sizin yol haritanız o.
Onun dışında ne gerekiyorsa siz bulacaksınız, yolunuzu aydınlatan ışık o olacak…
Dediğim gibi blog sayfamda çeşitli kaynaklar bulacaksınız. Başlangıç için yol gösterici olabilir. Ama araştırmaktan, size uygun kaynakları bulmaktan vazgeçmeyin…
Ben size inanıyorum. Yapabilirsiniz…
Ve…
İyi ki varsınız!
Sevgiler…
KAYNAKLAR:
İngilizce Seviye Testleri:
- https://www.cambridgeenglish.org/test-your-english/
- https://www.ilsenglish.com/quicklinks/test-your-english-level
Speaking:
- https://www.italki.com/
- http://www.eslcafe.com
- http://www.englishbaby.com/
- https://www.englishforums.com/
Grammar, Reading, Writing ve Listening:
- https://learnenglish.britishcouncil.org/
- https://www.englisch-hilfen.de/
- https://owl.english.purdue.edu/owl/resource/678/01/
- http://www.eslnotes.com/
- https://www.wyzant.com/resources/lessons/english/esl
- http://www.breakingnewsenglish.com/
- http://www.esl-lounge.com/student/index.php
- http://a4esl.org/
- https://www.usingenglish.com/
- http://www.5minuteenglish.com/
Tam da buna ihtiyacım vardı. teşekkürler!
Almanca için de keşke bu kadar kaynak olsa.İngilizceyi hallettim ama Almanca’ya başlamaktan korkuyordum ve nereden başlayacağımı tam bilemiyordum bu videodan sonra kelime ile başlamam gerektiğine karar verdim teşekkürler.
Uluslar ilişkiler okuyorum. Bu yaşıma kadar İngilizce’den nefret ettiğim kadar başka hiç bir şeyden nefret etmedim. Ama üniversiteye başladığımda ve bazı gönüllülük projelerinde dilin yani maalesef İngilizcenin çok önemli olduğunun farkına vardım. Şuan ki hedefim yurt dışında ki bazı gönüllük projelerin de yer almak. Bu dünya’ya sadece kendimiz gelmedik düşüncesiyle çalışmak istiyorum ve bunun başında iletişim yani İngilizce başrol de. İngilizce öğrenmek için bugün bir adım atıyorum bunda etkisi olan dün katıldığım gönüllülük semineri ve bugün sizin yaptığınız videoyu izleyerek başlıyorum. Çok ama çok teşekkür ederim Bebar Bilim. Yaptığım hataların ve buna gülen insanların önemsiz ve benim için bir katkısı olamadığını gösterdiğin için yeniden teşekkür ederim ABİ.