1 Eylül 1859 sabah saatleri. Londra’da evinin bir bölümünü bir tür gözlemevine çeviren Richard Carrington her zaman olduğu gibi kahvaltısını yaptıktan sonra özel gözlemevinin çatısını açıp pirinçten yapılma teleskobunun başına geçiyor. Merceği güneşe çevirip ayarları yaptıktan sonra çok geçmeden bir gariplik fark ediyor. Güneşin yüzeyinde birkaç tane dev siyah nokta. Normalde bulunmayan dev noktalar. Güneş lekeleri olarak biliyoruz bunları. Carrington bu lekelerden çıkan inanılmaz parlak ve beyaz ışıkları da görüyor. Carrington insanlık tarihinde tespit edilen en büyük güneş patlamalarından birine tanık olduğunun o anda farkında da değildi. Fakat birkaç saat sonra olacaktı. Gördüğü o inanılmaz parlak ve beyaz ışığın taşıdığı enerji dünyamıza ulaştığında. Bir “geomanyetik” felaketin başlangıcını yakalamıştı. Ve işte o yüzden 1859’da ...