Arkadaşlar güzel haberler gelmeye başladı.
İkinci dalganın kendini iyice hissettirmeye başladığı, pandeminin biteceğine dair ümitlerimizi yitirmeye başladığımız bugünlerde umutlarımız biraz da olsa yeşerdi gibi.
Yani yeşermeli mi yeşermemeli mi bir bakacağız bu videoda ancak olan şu.
9 Kasım 2020 Pazartesi günü Pfizer ile Alman ortağı BioNTech isimli ilaç şirketleri Covid 19’a yönelik aşı çalışmalarının ilk sonuçlarını paylaştı. Ve buna göre geliştirdikleri aşının ilk aşama sonuçlarına dayanarak %90’ın üzerinde etkili olduğunu duyurdular.
Şirketin başkan yardımcısı “Bu tarihi bir an. Daha önce görülmemiş bir şekilde 1 yıl içinde bir aşı ortaya çıkardık.” Gerçekten de öyle. Bu kadar kısa sürede bu aşamaya gelinmiş olması müthiş bir gelişme.
Bu arada BionTech şirketinin kurucuları da Uğur Şahin ve Özlem Türeci isminde Türkiye’den almanyaya göçmüş ailelerin çocukları. Uğur Şahin İskenderun doğumlu, 4 yaşında Almanya’ya göç ediyorlar ve babası işçi olan Şahin’in eşi Özlem Türeci ile birlikte kurduğu Biontech şirketinin piyasa değeri şu an 20 milyar euro’nun üzerinde. Uğur Şahin Almanya’nın en zengin 100 ismi arasında. Elbette aşı başarılı olursa eşi ile birlikte tüm dünya tarihine isimlerini yazdıracaklar.
Neyse. Aşı haberi elbette büyük bir haberdi ve tüm dünya borsalarında bile bir rahatlamaya neden oldu.
Ancak. Önce bir geri adım atıp bu çalışmanın detaylarına, aşı ile ilgili bildiklerimize ve bilmediklerimize bir bakalım.
Temmuz ayında Pfizer ve Biontech coronavirüs aşısına yönelik klinik deneylerde son aşamaya gelmişlerdi. Bu deneyde katılımcılardan yarısına bu aşı diğer yarısına ise plasebo adı verilen etkisiz maddeyi uyguluyorlar. Bu şekilde 44 bin kişiye uygulama yapılıyor.
Sonrasında belirli bir süre geçtikten sonra bu 44 bin kişiden kaçının covid 19’a yakalandığı inceleniyor. Bu şirketler dışından tamamen bağımsız bir denetleme kurulu da bu kişilerden hangisine aşı hangisine plasebo uygulandığına bakıyor.
Sonuçlara göre ise bu 44 bin kişiden sadece 94’ü covid 19’a yakalanıyor. Bu 94 kişi ayrıca incelenerek sonuçlar ve incelemeler karşılaştırıldığında aşının koruma oranının %90’ın üzerinde olduğu anlaşılıyor.
Bu arada bu çalışma tamamen kör deney yöntemi ile yapıldı yani bağımsız kurul dışında ne doktorlar, ne hastalar ne de şirket yöneticileri bu 94 kişiden hangisine aşı yapıldığını bilmiyordu. Açıklanan %90 oranına bakarak aşı yapılanların çok azının covid 19’a yakalandığı çıkarımını yapabiliriz elbette.
Peki. Bu sonuç ne anlama geliyor. Sevinmeli miyiz?
Dikkatli olmak kaydıyla şimdilik evet. Bu gerçekten çok iyi bir haber. Örneğin yönetmeliklere göre bir aşının onay alabilmesi için %50 etki seviyesi yeterlidir. Yani eğer bu aşının ilk sonuçları çok büyük bir fark olmadan devam eden çalışmalarda da gözlemlenirse gerçek hayatta uygulanabilecek, çok çok etkili bir aşıdan bahsediyoruz.
Hatta günümüzde yaygın olarak uygulanan aşıları ele alalım. İnfluenza aşıları mesela en iyi ihtimalle %40-60 oranında koruma sağlar. Diğer aşılar arasında ise %90’a yaklaşan aşı sayısı çok azdır. Elimizdeki en etkili aşı ise %97 ile kızamık aşısıdır.
Aşı güvenli mi peki?
Bununla ilgili de şirketler ciddi bir güvenlik endişesi olmadığını söylüyorlar. Bu iddialarını desteklemek için ise mayıs ayından beri sürdürdükleri farklı daha küçük klinik deneylerden bahsediyorlar. Bu deneylerde aşının 4 farklı versiyonunu uygulamışlar ve aralarından ateş ve yorgunluk gibi hafif ve orta yan etkilerden en azına neden olanı seçmişler.
Bu aşının Amerikan Gıda ve İlaç Dairesinden acil durum onayı alması durumunda kısa sürede milyonlarca insana dağıtılması bekleniyor ve bunun ardından da yine yan etkiler ile ilgili çok yakın bir takip olacağı biliniyor.
Peki. Asıl soru. Aşı onaylandı diyelim. İlk kim ulaşabilecek bu aşıya.
Açıklamaya göre bu aşı 2 dozluk bir aşı olacak bu arada. Şirketler ilk onaylar alındıktan sonra 2020 bitmeden 30 ila 40 milyon doz üretebileceğini söylüyor. Bu da 15-20 milyon insanın ilk aşamada bu aşıya erişimi olacağı anlamına geliyor.
İlk kimin ulaşacağına dair bir açıklama olmamasına rağmen elbette yüksek risk grubunda olanlar veya enfeksiyon riski olanların önceliği olacağı düşünülüyor. Sağlık çalışanları da bunun başında gelecek elbette fakat burada üretilecek aşı miktarı da hayati önem taşıyor.
Şirketler yılda 1.3 milyar doz üretebileceklerini düşünüyor. Bu tabi ki tüm dünyada bazı insanların aşıya ancak birkaç yıl sonra ulaşabileceği anlamına geliyor. Bunun için diğer şirketlerin aşı çalışmalarının durumu hayati önem taşıyor. Onlara da birazdan bakalım ama şimdi her şeyin yolunda gitmesi durumunda genel nüfusun en kısa zamanda ne zaman bu aşıya ulaşabileceğine bir bakalım.
Pfizer Gıda ve İlaç Dairesinin talep ettiği iki aylık güvenlik verisini tamamladıktan sonra ruhsat için Kasım ayı sona ermeden başvuruyu yapacağını söylüyor. Daha sonra ilaç dairesi bağımsız bir danışman kurulundan aşının güvenliği, etkinliği ve şirketin çok sayıda doz üretme yetkinliğini araştırmasını isteyecek. Bu da iki hafta kadar sürebilir.
Bu da tamamlandıktan sonra bu yıl bitmeden, aralığın sonunda ilk olarak Amerika’da insanlar aşıya erişmeye başlayabilir gibi görünüyor. Tabi her şey yolunda giderse.
Aslında ancak tam da birçok insan aşıya erişmeye başladığında asıl etkinliğine dair tam bir fikir edineceğiz diyebiliriz. Çünkü klinik deneyler size maalesef kesin bir oran sunamaz. İstatistiklere bakarak araştırmacılar sadece tahmin yürütebilirler. Fakat yine inanış o ki bu sonuçlar gerçekse bu aşı çok etkili olacak.
Diğer bir konu da yaşlılar.
İlk sonuçlar aşının yaşlılar üzerinde ne kadar etkili olduğuna dair net bir fikir vermiyor. Deneylerde 65 yaş üstü katılımcılar olsa da henüz elle tutulur veri elde edilebilmiş değil. Başka çalışmalardan gördüğümüz kadarıyla yaşlıların aşılara tepkisi nispeten düşük oluyor fakat yine ilk sonuçlara baktığımızda yaşlıların da çok güçlü bir koruma sağlayacağını söyleyebiliriz.
Çocuklar için de aynı şekilde. Özellikle deneylerde belirli bir yaş grubunun üstü kabul edildiği için bu konuda da yeterli veri yok henüz. Önümüzdeki aylarda şirketler katılım yaşını düşürerek bu konuda da fikir sahibi olacağını söylüyor.
Şimdi diğer şirketlere ve diğer aşı çalışmalarına bir göz atalım. Ne durumdayız. Şu an için son aşamada dünya çapında 10 kadar aşı çalışması bulunuyor. Ve Pfizer ve Biontech’in başarısı da aslında bu çalışmalara ışık tutuyor bir taraftan.
Çünkü özellikle Biontech’in geliştirdiği ve daha önce insanlarda denenmemiş yeni bir teknik olan elçi RNA olarak bilinen genetik materyali kullanıyor. Bu materyal kas hücrelerine enjekte ediliyor ve bu sayede hücrelerimiz coronavirüsün yüzeyinde bulunan bir tür viral protein üretiyor. Bağışıklık sistemimiz bu proteinle karşılaştığında proteini hızlıca tespit ederek saldıran antikorları ve bağışıklık sistemi hücreleri üretebiliyor. Ancak Biontech büyük çaplı bir klinik deney yürütecek kaynağa sahip olmadığı için Çin’den yayılan virüsü duyar duymaz işin ciddiyetini anlayan ve çalışmalara başlamış olan Uğur Şahin Pfizer ile iletişime geçiyor ve Mart’ın ortasında ortaklığını açıklıyorlar ve sonrasında da bugüne geliyoruz.
Daha önce yine oldukça yol kat ettiğini söyleyen Moderna şirketi de aynı bu tür bir çalışma yürütüyor. Bununla birlikte yine Çin, İngiltere, Hindistan, Singapur, Güney Kore ve Tayland RNA tabanlı aşı çalışmalarında klinik deneylere başlamış durumda.
Yani bu çalışmalarda başarılı olursa tüm dünya için aşı ihtiyacı çok kısa sürede bu şirketlerin ortak çalışmaları ile karşılanabilir.
Yani özetle umutlanabiliriz ancak temkinli olmakta da fayda var. En iyi ihtimalle aşıya ilk olarak Amerika ve Almanya gibi ülkelerin erişeceğini az çok anlamışsınızdır. Umarız ivedilikle ilk erişime sahip olacak ülkelerden biri oluruz yahut en iyi senaryo tüm dünyaya en kısa sürede aşı ulaştıracak şekilde gerçekleşir tüm aşamalar.
Tabi tüm bunlar sonucunda “artık maske takmayı bırakabilir miyiz” diye düşünenler de olabilir.
Asla.
Henüz hiçbir şey net değil. Asemptomatik yayılımını durdurup durdurmayacağını ya da gerçekten ne kadar güçlü olduğunu bile bilmiyoruz.
Kaldı ki yarın aşıya ulaşsak ve aşı olsak bile uzun bir süre daha maskeler ve hijyen önlemlerine devam etmemiz hayati önem taşıyor. Bu aşı bu önlemlerle birlikte en büyük etkiyi gösterecektir.
En kısa sürede tüm dünyada yaygın bir bağışıklık gelişmeden de rahatlamak yok anlayacağınız.
Umalım bu kabus bir an önce sona erer.
Ve her zaman olduğu gibi.
Tekrar görüşene dek sağlıkla kalın…
İyi ki varsınız.
Sevgiler…
Kaynaklar:
Pfizer’s Early Data Shows Coronavirus Vaccine Is More Than 90% Effective – The New York Times